TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
SONER ÖNER VE GÜNEŞ ANMASI

Nükleer karşıtı mücadelede yitirdigimiz Soner Oner ve Gunes mezarı basında anıldı.
Bundan tam 4 yıl once Sinop‘ta Nukleer karsıtı mucadelede yitirdigimiz 3 canımızı anmak icin mezarı basında idik. 22 Temmuz 2010 tarihinde Soner Oner ve Gunes ‘in ailesi dostlari yoldasları sevenleri anıları onunde yeniden saygı ile egildiler. Tören önce saygı durusu ile basladı. Saygı durusunun ardından mezarlıkta onların sahsında ceşitli konuşmalar yapıldı, sevenlerine, yakınlarına soz verildi ve bir kez daha "nukleere inat yasasin hayat" denildi. konuşmalarda "onlar"ın 20 yas genclik doneminde bile nukleer enerjinin insanlık icin ne kadar tehlikeli oldugun gormelerine ragmen bugun bizleri yonetmeye calisanlarin ne kadar kor sagır ve dilsiz olduklarına vurgu yapıldı. halkına adanmışlık duygusu, aydın-genclik sorumlulugu ile one atılmak icin kacaman yureklerini ortaya koymalarının onemi one cıkarken yonetme acz-i icindekilerin zavallığına değinildi. Ardından mezarları sevenleri tarafından karanfil bahcesine dondurdü ve tören sona erdirildi.Soner, Oner ve Gunes sanki bizlere aranizdayiz ve sizi izliyoruz mesaji verir gibi idi. "onlar" karsı verdigimiz sozun yerine getrilmesi icin daha cok calismaliyiz. 

Mezar anmasının ardından Soner, Öner ve Güneş anısına 22 Temmuz 2010 Perşembe günü EMO Genel Merkezi Toplantı Nükleer Karşıtı Mücadelenin Geçmişi ve Geleceği başlıklı bir forum gerçekleştirdi.

Soner Balta, Öner Balta ve Güneş Korkmaz şahsında daha güzel bir Türkiye, daha güzel bir dünya yaratma mücadelesinde yitirilenler anısına saygı duruşu ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını TMMOB Ankara İKK Sekreteri Ramazan Pektaş yaptı. Pektaş Soner, Öner ve Güneş`in aramızdan ayrılışının dördüncü yılına denk gelen günlerde nazire yaparcasına meclisten geçen nükleer santral kurulmasına ilişkin yasanın Akkuyu`ya kurulacak nükleer güç santralinin artık her yönüyle yasal hale getirildiğini ifade etti. Bu yasal düzenlemenin yaşam savunucuları için meşru bir durum olmadığını belirten Pektaş: "Bu durumu gayri meşru olarak görmek ne yazık ki giden canlarımızı geri getirmiyor. Ancak bu mücadeleyi kaldığı yerden, onların bıraktığı yerden daha da yükselterek sahip çıkmak ve çaba göstermek onların anılarını, nükleersiz bir dünya hayallerini yaşatabilmek için yapmamız gereken şey. Bugün yasal kılıfları hazırlanmış bu nükleer santralin yapını engellemek için elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor. Arkadaşlarımızın geride kalanlara bıraktığı sorumluluğun gereği olarak doğru dürüst bir muhalefetle karşılaşmadan meclisten geçen bu yasaya karşı bu üç cana yakışır bir şekilde, çok ciddi muhalefet etmemiz gerekiyor" dedi.

"Nükleer Santralimiz Yok, Bu Uğurda Kaybettiklerimiz Var"

Ülkemizde daha bir nükleer santral yokken bile nükleer kazalar yaşanabildiğine işaret eden Pektaş İstanbul`da bir deneme reaktöründe yaşanan kazayı hatırlattı. "Nükleer santralimiz yok ama bu işten emekli olmuşlarımız var, nükleer santralimiz yok ama bu uğurda kaybettiklerimiz var" diyen Pektaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha ortada bir nükleer santral yokken toplumumuzu bu kadar mağdur eden bu düşünce acaba kurulduğunda vidasıyla, atıklarıyla, kulesiyle, reaktörüyle, soğutma havuzlarıyla, uranyumuyla başımıza neler gelecek gerçekten bilemiyoruz. Daha hızlı tren işletemiyoruz ama her gün karmaşıklaşan, sistem karmaşıklaştıkça riskleri her geçen gün artan bir teknolojiyle elektrik enerjisi üretmeye kalkıyoruz. Hiç ihtiyacımız yokken bu konuda ortalığa atılan provakatif söylemlerle bir nükleer sevdasına kapıldık gidiyoruz."

Nükleer karşıtı mücadelenin yerel ayaklarının gerektiği kadar sağlam olamadığını ancak artık bu mücadeleyi yükseltmek için daha fazla çaba harcamak gerektiğinin bir kez daha altını çizen Pektaş, nükleer karşıtı mücadeleyi diğer enerji ve çevre mücadelelerinden ayrı düşünmemek gerektiğini ifade etti. Enerji, çevre, maden gibi alanlarda topyekûn gerçekleştirilen bu saldırılara topyekûn bir direniş ile karşı koymak gerektiğine vurgu yaptı. Pektaş: "Ülkenin dört bir köşesinde siyanürlü maden aranmasına, HES`lere, termik santrallere, nükleer santrallere karşı direnişler var; bunlar direniş kardeşleridir. Artık nerden yaşam hakkına karşı bir saldırı varsa yaşan savunucuların bunun karşısında tek vücut olarak durması, direniş kardeşliğini göstermesi gerekmektedir. Ancak böyle yaparsak Soner, Öner, Güneş, Kazım Koyuncu, Bayram Kuzu ve daha adını sayamadığım nice çevre direnişçileri ve direnişleri yaşayacaktır. Onların mücadelesi ancak böyle var olacaktır" diyerek sözlerini tamamladı.

Pektaş`ın ardından Nükleer Karşıtı Platform Merkez Yürütmesi adına EMO Yöneyim Kurulu Yazman Üyesi Erdal Apaçık bir konuşma yaptı. Nükleer karşıtı mücadele içinde yitirilen Soner, Öner ve Güneş`in bıraktığı görevin nükleer karşıtı mücadeleyi yükseltmek ve bu bilinci geliştirmek olduğunu söyleyen Apaçık nükleer santrallerin çok eskilerden beri enerji krizi, karanlıkta kalmak gibi tehditlerle ülke gündemine getirildiğine işaret etti. Apaçık sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu 40 yıllık bir meseldir ama geçtiğimiz 40 yıl içinde nükleer santral kurulmadığı gibi karanlıkta da kalmadık. Bütün nükleer politikalarını yalanlar üzerine kurdular, nükleer karşıtları da bunların yalanlarına cevap verdiler. Bizler yıllardır pahalı olduğunu, riskin yüksek olduğunu, dışa bağımlı bir teknoloji olduğunu, atık sorununu dile getirdik. Ama ısrarla enerji krizimizi çözeceğini iddia ederek yalanlarını bugüne kadar taşıdılar. Daha önce de yasa çıkarmaya, tek katılımcı ihaleler yapmaya çalışmışlardı ama imdi Rusya`ya yapılan bu ikili anlaşma neticesinde yeni bir evredeyiz. Akkuyu`ya nükleer santral yapılması artık resmen gündemimizde. Sinop için de Güney Kore firmaları ile görüşmeler sürdürülürken, gitgide ülkemiz nükleer bataklığın içine çekilmektedir. İşte tam bu noktada bugüne kadar çok da iyi beceremediğimiz nükleer karşıtı mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor. Bu nedenle NKP çalışmalarının sadece merkezde değil tüm yerellerde örgütlenmesi gerekmektedir."

Ülkemizde nükleere ihtiyaç olmadığını belirten Apaçık bunun tamamen bir lobi faaliyeti olduğu, nükleer lobilerin dayatması sonucu bu tür maceralara girildiğini ifade etti. Apaçık bu lobi faaliyetlerine karşı yurdunu, insanlarını seven herkesin bu mücadelenin bir parçası olması gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.

Açılış konuşmalarının ardından Nükleer Karşıtı Mücadelenin Geçmişi ve Geleceği başlıklı forumun sunuş konuşması için TMMOB Ankara İKK Sekreteri Ramazan Pektaş tekrar söz aldı. Pektaş`ın yaptığı mücadele pratikleri ve önümüzdeki döneme ilişkin çerçeve sunuşun ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Çetin Kurtoğlu yöneticiliğinde salondan katılımcıların söz aldığı forum devam etti.

Okunma Sayısı: 2949
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası