TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
BURSADA MADEN OCAĞINDA GERÇEKLEŞEN GRİZU PATLAMASI İLE İLGİLİ OLARAK ODA BAŞKANIMIZ DÜNDAR ÇAĞLAN İMAJ RADYODA "GERÇEK GÜNDEM" PROGRAMINA KATILDI.

Oda Başkanımız Dündar ÇAĞLAN Radyo İmaj‘da katıldığı programda,  Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Devecikonağı beldesindeki kömür işletmesinde meydana gelen ve 19 maden işçisini yitirdiğimiz grizu patlaması ile ilgili Oda görüşlerimizi açıklamıştır.

D.ÇAĞLAN özet olarak;

"Kaza, İnsanı merkezine almayan,  insan hayatını önemsemeden en kısa sürede en fazla üretimi ve karı öngören bir anlayışın sonucu meydana gelmiştir.

Meydana gelen bu kazanın kaçınılmaz bir kader olmadığını öncelikle belirtmek gerekiyor.

Özellikle 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirmeler madencilik alanında da yaşanmış, kamunun elindeki  kömür işletmeleri ya devredilmiş ya da kiraya verilmiştir. Bunun sonucunda yeterli mühendislik hizmeti olmayan bilim ve teknikten uzak,   işçi sağlığı ve iş güvencesine yönelik tedbirlerin olmadığı  yüksek kaza riski taşıyan, işletmeler ortaya çıkmıştır.

Bu olumsuzluğa ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması,  iş kazalarının artmasına neden olmaktadır.

Kazanın olduğu işletmede 2009 yılı mayıs ayında bir denetimin yapıldığı, belirlenen eksikliklerin giderilmesi için Aralık ayı sonuna kadar süre verildiği biliniyor. Eksikliklerin neler olduğu tam bilinmemekle birlikte, 19 insanımızın hayatına mal olacak önemdeki yetersizliklerin ortada olduğu görülmektedir. İnsan hayatına mal olacak riskleri taşıyan eksiklikler karşısında işletmenin hemen kapatılması gerekirken 6 aylık süre verilmesini anlamak mümkün değildir.

Bu  madenin 2007 yılında da denetlendiği ve 6 ay kapatıldığı ancak bu karar uyulmadığı da yörede söylenmektedir.

ETKB bile kazadan sonra yaptığı ilk tespitlerde de önemli eksiklikler buldu. Nefesliklerin, havalandırmanın yetersizliği, gaz ölçümlerinin ya yapılmadığı ya da yetersiz yapıldığı, tahkimatların yetersiz olduğu, grizu patlamasına neden olabilecek aydınlatmalar ve ocak içi nakliye araçlarının antigrizulu olmadığı belirlenmiş.

Bu tespitlere, çalışanların sendikalı olmadıkları, çok düşük ücretlerle çalıştırıldıklarını da ilave etmek gerek. Sendikalaşmanın sadece yaşanabilir bir  ücret için gerekli olmadığını, işyeri çalışma koşullarını güvenlikli hale gelmesinin, insan hayatının önemsenmesini de sağlayan bir unsur olduğu bu acı sonuçla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yine, maden işletmesinde çalışan işçilerin aşırı üretime zorlandığı, belli bir miktar üretimin yapılmaması halinde de ücretlerinden kesinti yapıldığı da bizzat kendi ağızlarından ifade edilmektedir. Bu tespitlerden sonra yaşanılanın iş kazası değil, iş cinayeti olduğu ortay çıkmıştır.

Burada bir noktayı vurgulamak gerek. Her kazadan sonra benzer  tespitler yapılıyor. Ancak önemli olan kaza gerçekleşip insanlarımızı kaybetmeden önce gerekli denetimlerin yapılması, teknik yeterliliği olmayan güvenliksiz işletmelerin anında kapatılması gerekiyor.

Özel kömür işletmelerinde, en kısa sürede en fazla kar etme güdüsüyle işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan üretime devam ediliyor. Bu acı olaylar, eğer gerekli önlemler alınmaz ise periyodik olarak devam edecektir. Bunun örneklerini Tuzla tersanelerinde de yaşadık ve yaşamaya da maalesef devam ediyoruz.

Öncelikle işçi sağlığı ve işçi güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması, buna yönelik kamusal denetimin çok ciddi yapılması gerekmektedir.

Her işletmede bilimin ve tekniğin gerekleri yerine getirilmeli,  işçilerin örgütlenmesinin ve sendikalaşmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Risk değerlendirmesi yapılmalı, uygun olmayan işletmeler derhal kapatılmalıdır.

Madenlerimizin gerçek sahibi halkımızdır esası ile, yer altı kaynaklarımız kamusal bir anlayışla işletilmelidir.

 

Okunma Sayısı: 2975
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası