Ankara merkezli diri fay bulunmadığı ancak kent çevresindeki faylardan kaynaklanabilecek depremlerin alüvyonel zeminlere, eski dere yataklarına ve vadi tabanları üzerine inşa edilen kalitesiz yapılarda etkili olabileceği belirtildi.
      Jeoloji Mühendisleri Odasınca yapılan açıklamada, son günlerde kent sınırları içinde çeşitli büyüklüklerde depremler yaşandığı fakat bu depremlerin kent merkezli diri bir fay hattından kaynaklanmadığı belirtildi.
      Buna karşın Ankara‘nın, 100 kilometre kuzeyinden Kuzey Anadolu, 70 kilometre doğusundan Ezinepazarı, batısından Eskişehir, güneyinden ise Tuz Gölü fay hatlarının geçtiğine işaret edilen açıklamada, bu fay hatlarının geçmişte büyük depremler ürettiği, bu depremlerin de Ankara‘yı etkilediği anımsatıldı.
      Açıklamada, ayrıca Ankara‘nın kuzeyindeki, Kuzey Anadolu fayına yakın kesimleri ile doğu-güney doğusunda bulunan Tuz Gölü Fayı‘na yakın kısımlarının birinci derece deprem bölgelerinde yer aldığı ifade edildi.
      Açıklamada, Ankara merkezli diri fay bulunmamasına karşın kentin çevresindeki fay sistemlerinin üreteceği 5.5 ve 7‘den büyük depremlerin kentin alüvyonel zeminlerinde, eski dere yataklarında ve vadi tabanları üzerinde yer alan kalitesiz yapılarda etkili olabileceği vurgulandı.
      Ankara‘nın bütünlüklü bir jeolojik-jeoteknik etüdünün olmadığı ileri sürülen açıklamada, yerel yönetimlerin, kentin imara esas jeolojik ve jeoteknik etüdlerini yapmaları, bu planlar ışığında imara kapatılma da dahi riskli bölgeler için gerekli önlemleri almaları istendi.