TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
SU YÖNETİM POLİTİKALARINDAKİ HATALAR VE METEOROLOJİK KOŞULLAR ÜLKEMİZ GÜNDEMİNDE SU KONUSUNU ÖN PLANA ÇIKARMIŞTIR.
KURAK BİR DÖNEM GEÇİREN ÜLKEMİZDE SU KONUSU ÖNEM KAZANMIŞTIR. TATLI SU KAYNAKLARI AÇISINDAN ZENGİN OLMAYAN ÜLKEMİZDE KONTROLSÜZ KULLANIM VE KİRLİLİK SU KAYNAKLARIMIZI CİDDİ BİÇİMDE TEHDİT ETMEKTEDİR. BU OLUMSUZLUKLARIN ÜZERİNE GELEN YAĞIŞSIZ GÜNLER SU AÇISINDAN KRİTİK GÜNLERİN HABERCİSİ OLMUŞTUR.

 

Yer kürenin ¾ ü su ile kaplı olmasına rağmen tatlı suların miktarı ancak % 2,5-3.0 kadardır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi faydalanılabilecek tatlı suların yaklaşık % 77 sinden fazlasının buzullarda olduğu dikkate alındığında geriye kalan % 23 lük yüzey ve yeraltı sularının da ancak %1 inden faydalanma imkanı mevcuttur. Yeryüzünde son derece az olan tatlı suların ülkelere dağılımı ise çok dengesizdir. Ekvator kuşağı, Avrupa, Amerikanın belirli bölgeleri su kaynağı yönünden çok zengin, Büyük sahra, Orta Asya, Avustralya gibi geniş kurak alanlar ise su yönünden çok fakir olan bölgelerdir.

 

Dünyadaki tatlı suların dağılımı

Atmosferde

% 0,036

Kar ve buzullarda

% 77,2

Göl ve Nehirlerde

% 0,322

Yeraltısuları

% 22,442

TOPLAM

% 100

Yarı Kurak- Kurak İklim Bölgesindee yeralan Ülkemizin tatlı su potansiyeline ilişkin bazı veriler aşağıda sunulmuştur;

Türkiye‘nin ortalama yıllık yağış miktarı

501 Milyar m3

Buharlaşan Miktar

274 Milyar m3

Akışa geçen Miktar (yüzey suları) + Asi N

186 Milyar + 7 = 193 Milyar m3

Yeraltısuları

41 Milyar m3

 

Türkiye‘nin iklim ve topografik yapısı nedeniyle yukarıdaki tabloda verilen yüzey ve yeraltı sularının tamamından faydalanmak mümkün değildir. Yapılan araştırmalar sonucunda Kullanılabilir Tatlı Suların Miktarının Yüzey suları için 98 Milyar m3, Yeraltısuları  için 14 Milyar m3 olmak üzere toplam 112 Milyar m3 olarak tesbit edilmiştir.  Tüm tatlı sularımızın  çok temiz ve kullanılabilir olduğu kabul edilse dahi, Kişi başına düşen su miktarı en fazla 1600 m3/yıl olmaktadır. Su zengini ülkelerde kişi başına düşen su miktarının 10 000 m3/yıl olduğu gerçeğinden hareketle su zengini bir ülke olmadığımız görülmektedir.

 

Hızlı ve çarpık gelişen kentlerdeki nüfus artışı sanayileşme,iklim değişiklikleri, katı atık depolama yerlerinin, yer altı suyu rezervuarlarının beslenme alanlarından seçimi, sanayi ve evsel atıklar, tarım alanlarında yapılan gübreleme vb çalışmalar, yeraltısuyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmektedir ve kirletmektedirler. Ergene, Küçük ve Büyük Menderes, Gediz, Kızılırmak nehirleri, Erzurum Ovası yeraltısuları ve daha bir çok akarsular ve rezervuarlar, bu kirletici unsurlar nedeni ile bugün kullanılamaz duruma gelmişlerdir. Ayrıca ülkemizdeki 3200 belediyenin yaklaşık 50 adedi kanalizasyon sularını arıtmaktadırlar. Başka bir deyişle nüfusumuzun yaklaşık 50 milyonuna ait kanalizasyon suları doğrudan nehirlere dolayısıyla göl ve denizlere akmaktadır. Bu faktörleri de eklediğimizde sularımızın günden güne kirlendiği bir gerçektir.

Ayrıca, denizle bağlantılı yer altı suyu rezervuarlarında aşırı su çekimi (pompaj) sonucu deniz suyu girişimi ile jeotermal sahalarda hatalı sondaj delgileri ile re enjeksiyon kuyuları, yeraltısularını büyük ölçüde kirletmektedirler. Kirlenmiş sular ise insan ve çevre sağlığı için her zaman tehdit unsurlarıdır.

Bütün bu olumsuzluklara ilave olarak 2006 yılında yaşanan yağışsız günler zaten tatlı su potansiyeli kısıtlı olan ülkemizde SU konusunu ön plana çıkartmıştır.

Odamızın 2006-3 (Temmuz-Ağustos-Eylül 2006) sayılı Haber Bülteninde oluşturulan konunun değişik boyutlarının ele alındığı  "SU DOSYASI"ndaki yazılardan birer örnek ekteki dosyalarda sunulmuştur. Ayrıca  "Su Dosyasına" Oda web sayfamızın http://www.jmo.org.tr/yayinlar/dergi_goster.php?kodu=248&dergi=HABER%20BÜLTENİ adresindende ulaşabilirsiniz.

 

 

 

 

 

 

 

Okunma Sayısı: 2955
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası