TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
TMMOB MÜHENDİS, MİMAR VE ŞEHİR PLANCILARININ GÜNCEL SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ KURULTAYI ANKARA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
“TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Kurultayı”, meslektaşlarımızın çalışma yaşamlarında ve sosyal hayatta uğradıkları hak kayıplarını, değersizleştirmeyi ve mesleklerimizin ülkemiz için önemini gündeme getirmek amacıyla, 18 Ekim 2025’te Ankara’da merkezi olarak gerçekleştirildi.

Kurultayın açılışında TMMOB Genel Sekreteri Özgür Topçu Kurultaya ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Ardından TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, açılış konuşması yaptı. Koramaz, salona şöyle seslendi:

"Sevgili Meslektaşlarım,

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulumuz adına hepinizi dostlukla, dayanışmayla, mücadele kararlılığıyla selamlıyorum.

Bugün burada bu dönem gerçekleştireceğimiz en önemli etkinliklerimizden biri için bir aradayız.

Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Kurultayına hepiniz hoş geldiniz.

TMMOB Yönetim Kurulu olarak bu kurultayı, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri üretmenin yanı sıra üyelerimizin harekete geçirilmesi, Oda-üye ilişkilerinin güçlendirilmesi ve ortak mücadele zeminimizi genişleterek örgütsel yapımızın tahkim edilmesi açısından da hayati önemde görüyoruz.

Bu nedenle 2024 yılı mayıs ayının sonunda toplanan   48. Birlik  Genel kurulumuzda kararını aldığımız bu etkinliğe 29 ayrı İKK etkinlik alanımızda  gerçekleştirdiğimiz yerel kurultaylarla hazırlandık.

Yerel kurultaylardaki tartışmalara altlık oluşturması düşüncesiyle gerek  çalışma dönemimizde ve gerekse de  geçmiş dönemlerde düzenlenen çalıştay, sempozyum, kongre  ve kurultaylardan süzülen görüşler ışığında “Güncel Sorunlarımız ve Çözüm Önerilerimiz” başlıklı bir broşür hazırlayarak bu broşürü örgüt birimlerimiz aracılığıyla sizlerle paylaştık.

Tüm yerel kurultaylara mutlaka en az bir yönetim kurulu üyemiz katılarak sürece doğrudan destek sundu.

Yerel kurultaylar sürecinde ülkenin dört bir yanından meslektaşlarımızla bir araya geldik, konuştuk, tartıştık, paylaştık. Bugün bu salon, o buluşmaların sesi, sözü, iradesiyle dolmuş durumda.

Şimdi yerelde kabul edilen önerileri burada tartışarak örgütümüzü, örgütlülüğümüzü geliştirici kararlar haline getireceğiz.

Sözlerimin başında, Yerel Kurultaylarımızın gerçekleştirilmesini sağlayan İl Koordinasyon Kurullarımıza, kurultay katılımcısı siz değerli meslektaşlarımıza, merkezi kurultayımızın sekreteryasına ve TMMOB çalışanı arkadaşlarımıza Yönetim Kurulumuz adına çok teşekkür ediyorum.

Emeklerine, yüreklerine sağlık diyorum.

Sevgili Meslektaşlarım,

Biz mühendis, mimar ve plancılar, bilimi ve doğal kaynakları toplumun hizmetine sunan bir mesleği uyguluyoruz.

Bu toplumcu kimliğimizden dolayı örgütümüz TMMOB, kuruluş mevzuatı gereği üyelerinin hak ve çıkarlarını korumanın yanı sıra, kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak görevleri ile donatılmıştır.

Anayasadan ve kuruluş yasamızdan aldığımız bu görev çerçevesinde  70 yıllık tarihimizin tamamı boyunca bilimi rehber alan, üreten, sanayileşen, kalkınan, tarımda kendi kendine yeten, ürettiklerini de hakça bölüşen, bağımsız ve demokratik bir ülke özlemiyle mücadele ettik; mücadele etmeye de devam ediyoruz.

Örgütümüzün ve mesleğimizin bu toplumcu niteliği kaçınılmaz olarak hem mesleğimizi hem de meslek örgütümüzü rant ve çıkar çevreleri ile onların güdümündeki siyasi iktidarların hedefine oturtmaktadır.

 Bir yandan bir çok mevzuatta yapılan yeni  düzenlemelerle  örgütümüzün mesleki denetim yetkileri kısıtlanıp, gelir kaynakları budanırken, TMMOB ve bağlı Odaları üzerinde hiyerarşik vesayet kurulup işlevsiz kılınmaya çalışılırken, asgari ücret belirleme yetkimiz elimizden alınarak ve SGK ile yaptığımız protokol tek yanlı olarak fes edilerek üyelerimiz piyasa aktörlerine karşı tümüyle savunmasız bırakılırken,  diğer yandan da meslek uygulama alanlarımız da yaşama geçirilen ticarileştirme ve  serbestleştirme uygulamaları ile mesleğimizin kamusal niteliğinin içi de  boşaltılmaktadır.

Yani ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancıları hem örgütlü yapılarıyla hem de meslek mensubu kimlikleriyle çifte bir saldırı altında yaşamaktadır.

Meslek alanımıza yönelik saldırıların temelinde 1980’li yıllardan itibaren uygulanan neoliberal ekonomi politikaları yatmaktadır.

Devletin sosyal sorumluluklarından arındırılmasını, ekonomik alandan çekilmesini, kamusal varlık ve yatırımların özelleştirilmesini, üreticileri korumaya yönelik uygulamaların terk edilmesini, ücretli kesimlerin düşük maaş ve kötü çalışma koşulları altında çalıştırılmasını, uluslararası sermaye hareketleri önündeki tüm engellerin kaldırılmasını kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesini hedefleyen bu politika ve uygulamalar meslek alanlarımızda yaşanan sorunların da ana kaynağıdır.

Özelleştirmeye, piyasalaştırılmaya ve kuralsızlaştırmaya dayalı bu politika ve uygulamalarla, biz teknik elemanların varlık nedeni olan kamu mülkiyetindeki sanayi tesisleri, enerji santralleri, petrokimya ve demir-çelik tesisleri, tarımsal üretime dayalı kuruluşlarımız haraç mezat elden çıkarılarak bütün bu alanlarda ithalata, fason üretime, taşeronlaşmaya, kamu ve halka ait arazi ve mülklerin yağmalanmasına dayalı rant eksenli bir ekonomi inşa edilmiştir.

2002 yılından itibaren tek başına iktidar olan AKP’li yıllarda daha da ivmelenen bu sürecin bizi getirdiği yer yarattığı toplumsal yıkım ve toplumsal yoksulluk bir yana, sanayiden tarıma, madencilikten enerjiye tüm meslek uygulama alanlarımızda dışa bağımlılığın daha da pekişmesi, üretim yeteneğimizin ve mühendislik alt yapımızın aşındırılması, yapı denetiminden iş güvenliğine kadar   birçok mesleki faaliyetimizin piyasalaştırılması olmuştur.

Bu süreçte, mühendislik, mimarlık ve planlama eğitiminin de içi boşaltılmış; istihdam boyutu gözetilmeden, hiçbir gereksinime dayandırılmadan, gerekli alt yapı oluşturulmadan seçim yatırımı ve ticari rant hesabıyla açılan bölüm ve fakültelerle bir yandan teknik eğitimin kalitesi düşürülürken, diğer yandan da işsizliğe, düşük ücretlere, esnek güvencesiz çalışmaya zemin yaratılmıştır.

Sevgili Arkadaşlar,

Geldiğimiz aşamada; iş güvencesine sahip olmamak, çalışma koşullarının giderek ağırlaşması, yetersiz ücret, işsizlik tehlikesi, sigortasız çalıştırılma, fazla çalıştırma, iş saatleri ihlali; sosyal hak ve özlük hakkı ihlalleri, insan onuruna yaraşır emeklilik sürecini yaşayamama ortak sorunumuz haline gelmiştir.

Kamuda çalışan meslektaşlarımız düşük ve eşitsiz ücret, sözleşmeli istihdam, özlük hakkı kayıpları ve liyakatsız atamalar gibi sorunlarla yüz yüzedir.

Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan etkilendiler.

Serbest çalışan, küçük büro ve atölye sahibi meslektaşlarımızın pek çoğu artan maaliyetler, iş hacminin azalması, artan borç yükü nedeniyle iş yerlerini kapatmak zorunda kalmaktadır.

Genç meslektaşlarımız büyük oranda işsizlikle, umutsuzlukla ve gelecek kaygısıyla baş başadır.

İş bulabilen üyelerimizin ezici bir çoğunluğu meslek alanları dışında çalışmak zorunda kalmakta, görece iyi eğitim alan köklü üniversitelerden mezun olan genç meslektaşlarımızın önemli bir kısmı ile deneyimli birçok meslektaşımız geleceğini yurt dışında aramaktadır.

TMMOB’ye kayıtlı üye sayısı 2024 sonu itibariyle 700.000’i aşmıştır. Ülkemizde 86 farklı mühendislik mimarlık ve şehir planlama disiplinine yönelik eğitim veren bölüm ve fakültelere her yıl  80 binin üzerinde yeni öğrenci de kayıt yaptırmaktadır.

Her yıl alınan öğrenci kadar mezun verildiğini varsayarsak yılda ortalama 80.000 yeni mühendis iş hayatına atılıyor demektir.

Odalarımızın yapmış olduğu çalışmalara da yansıdığı üzere bugün en az dört meslektaşımızdan biri işsizdir  ya da kendi mesleği dışındaki alanlarda çalışmaktadır.

Ülke ihtiyaçlarına uygun ciddi bir kalkınma, eğitim ve istihdam politikası oluşturulması gerekirken bu yapılmadığı,  ülkemiz kaynaklarının sömürüsüne dayanan politikalarda ısrar edildiği için, bir yandan işsiz meslektaşlarımızın sayısı çığ gibi artarken, diğer yandan da, az sayıdaki nitelikli işgücümüzün gelişmiş ülkelere ihracına zemin yaratılmaktadır.

Gelecek hem ülkemiz mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri açısından, hem de mühendis, mimar ve şehir plancıları açısından kaygı vericidir. 

Sevgili arkadaşlar,

Biz mühendis, mimar ve plancılar, tarımsal ve sanayi üretiminin ve ülke kalkınmasının  itici gücüyüz.

Ülke imarında, enerji üretim ve dağıtımının tüm aşamalarında, iletişim sektöründe, madenlerimizin bulunup işletilmesinde ciddi görevler üstleniyoruz.

Ülke sanayisinin, tarımının, doğal çevrenin, ormanlarımızın, tarihi kültürel varlıklarımızın korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara taşınması asli sorumluluğumuz.

Bu boyutuyla bakıldığında, bilimi, tekniği, mühendisliği, mimarlığı, plancılığı,  üretimi yatırımı, insanı doğayı dışlayan, dışa bağımlı piyasacı politika ve uygulamaların yıkıcı sonuçları yalnızca biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşam koşullarını kötüleştirmekle sınırlı kalmıyor.

Özelleştirme ve serbestleştirme politikaları ile ülkemizin üretim  alt yapısının bitirilmesinin bedeli tüm topluma işsizlik, pahalılık yoksulluk ve yoksunluk geri dönüyor.  

Ülkemizin sanayileşme hedefinden uzaklaşmasından ve özelleştirme uygulamalarından dolayı ekonomik krizlere karşı savunmasız hale geliyoruz.

Rantiyeye dayalı kentleşme ve yapılaşma uygulamaları nedeniyle afetlere kaşı savunmasız hale geliyoruz.

Kar hırsı nedeniyle alınmayan tedbirler nedeniyle iş cinayetlerine, işyeri felaketlerine karşı savunmasız hale geliyoruz.

Tarım ve hayvancılık alanında izlenen dışa bağımlı politikalar nedeniyle gıda krizi, kıtlık ve açlık tehlikesiyle boğuşuyoruz.

Geldiğimiz noktada ülkemizin hali içler acısıdır. Ülkemizin kalkınma hedeflerinden bilim ve teknolojiden uzaklaşması tüm alanlarda karşılığını bulmuş mafyatik, oligarşik bir rant ağı ülkeyi sarmıştır.

Geçtiğimiz aylarda  ortaya çıkan ortak geleceğimizi ve kamu idaresine olan güveni dinamitleyen sahte diploma skandalı bu durumun en bariz örneği olarak karşımızda durmaktadır.

Yıllardır vurguladığımız gibi, liyakatin hiçe sayıldığı, meslek odalarının anayasal yetkilerinin gasp edildiği ve kamusal denetimin bilinçli olarak zayıflatıldığı bir sistemin bizi getirdiği nokta budur.

Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukukun siyasallaştığı, parlamentonun etkisizleştirildiği, anayasa ve yasaların anlamsızlaştırıldığı, tek adamın buyruğuyla yönetilen, aklın ve bilimin yerini hurafelerin, liyakatin yerini parti ve din devleti anlayışının aldığı, her alanda çeteleşen  bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız.

Bu acı tablonun yaratıcısı olan siyasi iktidarsa bu ülkenin en acil sorunları olan işsizlik, açlık, güvencesiz gelecek, her geçen gün artan borç yüküyle yüzleşmek  ve çözüm aramak şöyle dursun toplumsal muhalefet unsurlarını baskı ve zor politikalarıyla sindirmek susturmak istiyor.

Demokratik seçimlerle ele geçiremediği belediyelere kayyumlarla el koyuyor. 

Grevleri, festivalleri, konserleri yasaklıyor. Siyasallaştırdığı ve araçsallaştırdığı yargı eliyle parti kongrelerini iptal ediyor.

Seçilmiş belediye başkanları tutuklu, siyasiler tutuklu, bürokratlar, gazeteciler, öğrenciler tutuklu.

AKP`li olmak ya da tutuklu olmak arasındaki tercihte saklı olan "ileri demokrasi" elbette seçme hakkı da sunmaktadır! Vaziyet aslında ya bendensin ya bana karşısın durumundadır.

Ancak meydanlarda her geçen gün sayısı artan kalabalıklardan da görüldüğü üzere ne yaparlarsa yapsınlar,  gelecekleri ve emekleri için mücadele eden milyonlarca yurttaşımızı teslim alamazlar.

Bugün sokaklarda büyüyen protesto dalgası her şeye rağmen birleşik bir sese dönüşmüştür ve en önemlisi AKP’nin 23 yılda inşa ettiği korku duvarı, geniş halk kesimlerinin isyanıyla yıkılmış durumdadır.

Bu toplumsal dalga, ülkemizin içinden geçtiği zorlu koşulları ortaya sermekle sınırlı kalmamış, halkımızın ve onun içinde özellikle gençlerin öncülüğünde gelişen direniş ve yükselen mücadele eşit, özgür ve adil gelecek umudumuzu daha da büyütmüştür.

Buradan siyasi iktidara bir kez daha sesleniyorum:

Hiç kimsenin bu halkın iradesine, demokratik geleceğine ipotek koymaya hakkı yoktur.

TMMOB 70 yıllık tarihinin hiçbir evresinde baskıya ve karanlığa boyun eğmedi.

Hani Sabahattin Ali o meşhur şiirinde diyor ya:

“Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş,

Üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun,

Biz istiyoruz ki bu topraklar üzerindeki insanlar,

Fikirlerinden dolayı değil bu yurdun bu halkın yararına veya zararına yaptıkları işlerden

dolayı hesap versinler”

TMMOB işte 70 yıllık tarihi boyunca böylesi bir sorumluluk ve bilinçle davrandı.

70 yıllık tarihimiz ülkemizin, mesleğimizin ve halkımızın yararına mücadeleyle geçti.

70 yıldır ne yaptıysak bundan sonra da öyle yapmaya, bilim ve tekniğin ışığında halkımız için çalışmaya devam edeceğiz.

Meslek alanımızı, meslektaşlarımızı ve ülkemizin geleceğini tehdit eden uygulamalar karşısında sessiz kalmayacağız.

İnanıyor ve biliyorum ki doğup büyüdüğümüz bu coğrafyada, emek emek büyüttüğümüz bu mücadele mutlaka ama mutlaka boy verecek,  eşitliğin, özgürlüğün, emeğin, barışın, bilimin ve hakça paylaşımın egemen olduğu gelecek güzel günleri mutlaka ama mutlaka kazanacağız.

Bu inanç ve coşkuyla sizleri en içten duygularımla bir kez daha selamlıyorum. Başarılı bir etkinlik diliyorum.

Yaşasın TMMOB örgütlülüğü!

Yaşasın mücadelemiz!"

Kurultay, Divan Kuruluna Mehmet Soğancı, Mehtap Ercan Bilgen, Çağıl Kaderoğlu, Doğukan Yurttaş ve Atakan Yasin Atan`ın önerilmesi ve oy birliğiyle seçilerek oluşturulması sonrası; Sonuç Bildirgesi Komisyonu’nun seçilmesiyle devam etti.

Divan Kurulu ve Kurultay Sekreteryasının yerlerini alması üzerine Yerel Kurultaylardan gelen önergeler Kurultay Sekreteryasınca sunularak oylanmaya başlandı.

Saat 12.00’de Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları, MMO Eğitim ve Kültür Merkezi’nden Madenci Anıtı’na yürüyerek burada bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Açıklamanın tamamı için lütfen TIKLAYINIZ!

Öğleden sonra Kurultayda önergeler üzerine, aleyhine ve lehine konuşmalar sonrası oylandı. Son olarak Emin Koramaz kapanış konuşması yaptı.

TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Kurultayı, ülkenin dört bir yanından gelen meslektaşlarımızın yürüttüğü tartışmalar ve önerge oylamalarının ardından son buldu.

Kurultaydan çıkan sonuçlar kamuoyu ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşılırken TMMOB`nin gelecek dönemlerdeki çalışmalarına da ışık tutacaktır.

Okunma Sayısı: 191
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası