TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
VAHŞİ CİNAYETLERDE KAYBETTİĞİMİZ TÜM KADINLARIN HATIRALARINA SAYGIYLA... İSTANBUL SÖZLEŞMESI YAŞATIR!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde Jeoloji Mühendisleri Odası olarak tacize, tecavüze ve şiddete uğrayan kadın ve çocukların yanında, cinayetlere kurban giden tüm kadınların davalarının en yakın takipçilerinden olacağımızı ve İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf oluncaya kadar bıkmadan, usanmadan "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır“ diyeceğimizi kamuoyuna bildiririz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü, Dominik’te yaşayan halkların eşit ve adil bir biçimde yaşayabilmesi adına mücadele eden Patria, Minerva ve Maria Teresa adlı üç kız kardeşin, 25 Kasım 1960’ta diktatörlüğün polislerince vahşice katledilmesi sonucunda, Onların anısını ve mücadelesini yaşatmak adına Latin Amerikalı ve Karayipli kadınlar tarafından gerçekleştirilen Kongre’de alınan karar ile ilan edilmiştir.

Kadın cinayetleri, kadına ve çocuğa karşı şiddet tüm dünya ülkelerinde ekonomik ve sosyal gelişmişlik düzeyine bakmaksızın süregelen bir travma olup henüz çözümlenememiş en önemli sorunlardan birisi olmaya devam etmektedir. Savaşların, derin yoksulluk ve yoksunlukların hüküm sürdüğü bölgelerde ise durum daha da vahimleşmekte, kadın ve çocukların en yoğun şiddetin birincil kurbanları oldukları görülmektedir.

Ne yazık ki ülkemizde de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sayısı her geçen gün hızla artmaktadır. Kadın Cinayetlerini Önleme Platformu raporlarına göre Türkiye’de 2010-2020 yılları arasında cinayete kurban giden kadın sayısı 2296, son on yıldaki kadın cinayetlerinin artış oranı yüzde 289 dur. 2020 yılı raporuna göre ise Türkiye`de 300 kadın erkekler tarafından öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunmuştur.

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılması Komisyonu`na yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık`ın açıklamasına göre ise 2021yılında 95 kadının öldürüldüğü, ayrıca  öldürülen kadınların  %10`unun da  tedbir kararı  aldırmış olduğunu  vurgulamıştır. Kadın cinayetlerinin ardı arkasının kesilmemesinin temel nedenini oluşturan bu indirgemeci yaklaşım ve tutum nedeniyledir ki kadın katilleri son derece pervasız ve özgüvenli bir şekilde sokaklarda dolaşmaktadırlar.

Ülkemizde kasten öldürme suçlarına süreli hapis, müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verilirken, kadın cinayetlerinde verilen süreli hapis cezalarının 2/3’ü cezaevinde infaz edilmekte; cezanın bitmesine son bir yıl kala ise denetimli serbestlikten faydalanılmaktadır. Tüm bu katilleri affetmeye çalışan indirimci yargılama, yasaları arkasına alan kadın katillerini daha fütursuz hale getirmektedir.

8 Temmuz 2021’de TBMM‘de kabul edilerek yasalaşan 4. Yargı paketinde cinsel istismar, cinsel suçların bulunduğu katalog suçlarda bir kişinin tutuklanabilmesi, kuvvetli suç şüphesinin somut delillere dayanmasına bağlı hale getirilmiştir. Yani bunun anlamı; bu suçlara maruz kalan kadınların ve çocukların beyanlarına inanmamak, defalarca ifadelerini almak, rızalarını sorgulamak hatta failden çok suçun mağdurunu sorgulamak demektir. Tabi ki bu süreçte kadın öldürülmemiş ise.

Yine 4. yargı paketinde eşe karşı işlenen kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına ilişkin değişiklikler yapılarak cezayı artırıcı nedenler eski eşe de uygulanabilir hale getirilmiştir.  Ancak bu değişiklik 1 Temmuz 2021 itibariyle artık taraf olmadığımız İstanbul Sözleşmesi’nin gerektirdiği gibi tüm kadınlar ve kız çocuklar için etkin bir koruma sağlamamakta yani toplumsal cinsiyete dayalı bir bakış açısı sunmamaktadır.

Son 10 yılda 3000`e yakın kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, şiddet ve cinsel istismarın sıradanlaştığı ülkemizde, şiddet ve cinsel istismar mağduru kadın ve çocuklardan somut delil istenmesine yol açan yargı paketlerinin kabul edilmesi, şiddet ve istismarın önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasına toplumsal cinsiyet perspektifi ile yaklaşan İstanbul Sözleşmesi`nin fes edilmesi, İktidarın kadının toplumdaki yerine ve değerine biçtiği rolü göstermesi açısından son derece önemlidir.

Biz Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da, tacize, tecavüze ve şiddete uğrayan kadın ve çocukların yanında, erkek egemen yasa ve uygulamalar yüzünden cinayetlere kurban giden tüm kadınların davalarında en  yakın takipçilerinden olacağımızı ve İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf oluncaya kadar bıkmadan, usanmadan „İstanbul Sözleşmesi Yaşatır“ diyeceğimizi kamuoyuna bildiririz. Vahşi cinayetlerde kaybettiğimiz tüm kadınların hatıralarına saygıyla...

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
Kadın Komisyonu

Okunma Sayısı: 3512
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası