TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
CEYHAN DEPREMİNİN 11 YILINDA BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI.

ADANA - CEYHAN DEPREMİNİN 11. YILINDA BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI.

 

27 Haziran 1998 yılında meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki Adana - Ceyhan Depreminin 11.Yıl dönümü nedeniyle Adana Şube olarak Şube başkanı Doç. Dr. Sedat TÜRKMEN tarafından bir basın açıklaması yapılmıştır.

 

BASIN AÇIKLAMASI

27 Haziran 1998 Depreminden 11 Yıl Sonra......

Deprem doğal olaylar içerisinde yerkabuğunun jeolojik özelliklerinden biri olarak gerçekliğini inkar edemeyeceğimiz bir olgudur. Biliyoruz ki, deprem kaçınılmaz olarak bir kez daha karşımıza çıkacaktır. Bu jeolojik gerçekliğin bilinmesine karşın bugün yaşadığımız çevrenin afetlere karşı daha korumalı ve güvenli, toplumun daha dirençli olduğunu söyleyemiyoruz. Bu gerçeğin gereği olarak Ulusal bir afet politikası, buna koşut olarak belediyelerin depremi esas alarak hazırlayacakları imar planları, ulusal deprem politikası gibi uygulamalar zaman geçirilmeden oluşturulmalıdır. Aradan geçen 11 yıl sonra bunların ne yazık ki çok azının uygulamaya geçirildiğini ama esas önemli adımların hala atılamadığını görüyoruz. Ulusal afet politikalarımız, her şeyden önce zarar azaltma stratejisi üzerine kurulmalıdır. Afet zararlarının azaltılması ve ülkemizdeki yerleşimlerin afetlere karşı güvenlikli hale getirilmesi bir zorunluluktur. Kaybedilen her an, afetler karşısında ödeyeceğimiz faturayı kabarttığını unutmamak gerek.

27 Haziran 1998 yılında meydana gelen Adana - Ceyhan depreminde 145 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, binlerce konut zarar görmüştür. Ancak aradan geçen 11 yıl sonra merkezi yönetim tarafından bir takım düzenlemeler yapılmasına rağmen artan bir şekilde ranta dayalı bir imarlaşma her alanla da yaygın bir şekilde sürdürülmüş ve deprem hiç hesaba katılmadan imar değişiklikleri yapılmaya devam edilmiştir.

Yerel seçimler öncesi hiç bir belediye başkan adayının deprem politikasının olmadığını ne yazık ki gördük. Oysaki son bir yıldır bölgemiz sismik bakımdan çok aktif hale gelmiştir. Kozan fayı üzerinde, Osmaniye kuşağında ve Akdeniz de çok sayıda küçük ve orta büyüklükte depremler oluşmaktadır. Ancak deprem hasarları bakımından en büyük rolü oynayan zemin cinsi yani jeolojik özellikler ne yazık ki hala dikkate alınmamaktadır. Özellikle yıkımın en fazla olduğu alüvyon alanlar örneğin tüm Ceyhan ve benzer zemin özelliğine sahip alanlar hızla yapılaşmakta, hatta bu alanlar teşvik edilmektedir. En büyük hata bu alanların yoğun ve yüksek katlı yapılaşmaya açılmasıdır. İkinci bir Marmara depremi faciasına uğramamak için bu alanların imar ve diğer planlamalarını depremi hesaba katarak yapmak zorundayız. Adana kentinin alüvyon alanları hızla imar tadilatları ile yoğun ve yüksek katlı yapılaşmaya açılmaktadır.

Aradan geçen 11 yılda bina temellerinde jeolojik ve jeoteknik etütlerin zorunlu hale getirilmesi önemli bir adım olmuştur. Ancak bu konularda belediyelerde kontrol ve denetim konusunda herhangi bir birim bulunmamaktadır. Depremi yaşamış bir kentte belediyelerin bu konularda bir birim ve politikasının olmaması üzücüdür. Bir an önce bu birimlerin oluşturması zorunluluktur. Biz jeoloji Mühendisleri Odası olarak belediyelerde bir Jeoteknik ve Deprem Müdürlüğü / Dairesi / Şubesi kurulmasını talep ediyoruz. Böylece imar değişiklikleri ve zemin etütleri kontrol edilmiş ve denetim kamusal bir görev olarak ruhsat veren belediyelerin sorumluluğuna geçmiş olacak ve boşluk doldurulmuş olacaktır.

11 Yıl sonra hala heyelanlı alanların ısmarlama raporlarla imara açılmasını anlamak mümkün değildir. Tüm halkın gözü önünde evlerin kaydığı, devletin kurumları tarafından heyelanlı alan olarak belirlendiği, akademik çalışmalara konu olan ve İmar planlarında sakıncalı alan olarak belirlenmiş alanlar (100. Yıl Batısı) ne yazık ki Büyük Şehir Belediyesi tarafından büyük meblağlar ödenerek hazırlatılan ısmarlama raporlarda heyelansız alan olarak gösterilmiş ve imara açılmıştır. İmara kapatılan alanlar ancak Afet İleri Genel Müdürlüğü tarafından onaylı raporlarla imara açılabilir. Yasaya aykırı uygulamalar depremden hala ders almadığımızı açıkça göstermektedir. Deprem açısından riskli olan tarım alanları doğal ve stratejik zenginlikler olmasına rağmen imara açılmakta, bu alanlara toplu konut yapılmaktadır. Bu alanları anayasal olarak koruması gereken merciler kent içinde tarım alanı olamayacağını bu alanların iskana açılması gerektiğini söyleyebilmektedirler.

 

Okunma Sayısı: 3135
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası