TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
30. YIL JEOLOJİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasının Adana Şubesinin ortaklaşa düzenlediği "30. Yıl Jeoloji Sempozyumu 25 -27 Ekim 2007 tarihleri arasında Adana‘da yapılmıştır.

Çukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün 30. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü ve TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şubesinin ortaklaşa düzenlediği "30. Yıl Jeoloji Sempozyumu", yerel kurum ve kuruluşların katkılarıyla Üniversite-Meslek Odası işbirliğinin güzel bir örneğini oluşturmuştur. Sempozyumda 100 sözlü 22 poster bildiri sunulmuş, 5 konferans verilmiştir. Gerçekleşen Sempozyumun içeriği ve yapılan sunumlar ışığında aşağıdaki sonuç bildirgesi hazırlanarak kamu oyuna sunulmuştur.

1-Adana ve çevresi Jeolojik açıdan çok önemli bir konumdadır. Gerek tektonik ve gerekse diğer jeolojik özellikler; Doğu Toroslardaki maden potansiyeli, yoğun endüstriel hammadde işletmeleri, verimli tarım alanları bölgeyi önemli kılmaktadır.

2-Başta çimento sektörü olmak üzere, Türkiye‘nin tek yeraltı çözelti madenciliği işletmesinin varlığı, cam ve soda fabrikaları, krom sanayi, içme suyu sektörü ve diğer yeraltı kaynakları ile Adana ve çevresi bir çok araştırmacının ilgi alanı olmuştur. 1960 yıllarda petrol şirketlerinin yoğun bir şekilde çalıştıkları Adana baseni hala petrol potansiyeli bakımından önemli bir bölge özelliğindedir.

3-1998 yılında meydana gelen 6.3 büyüklüğünde ki deprem Adana halkının jeolojiye olan ilgisini arttırmış, deprem konusunda duyarlı hale getirmiştir. Ancak yeni yerleşim alanlarının belirlenmesinde halen jeolojik özellikler dikkate alınmamakta ovalar, özellikle 1. derece tarım alanları yerleşime açılarak hem doğal zenginliğimiz yok edilmekte hemde deprem açısından risk alınmaktadır. Yeni yerleşim alanları mutlaka kaya zeminlere planlanmalı, alüvyon zeminlerden kaçınılmalıdır. Özellikle toplu konut alanlarının bu yönde planlanması kentleşmenin sağlam zeminlere doğru gelişmesinin önünü de açacaktır. Bu bağlamda sağlık ve planlı kentleşmeler için jeolojik hizmetlerin önemine bianen yerel yönetimlerde jeoloji mühendisi çalıştırılması zorunlu hale getirilmeli ve 3194 sayılı imar kanunu bu özellikler dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

4-Çevre problemleri günümüzde insanlığı tehtit eden en önemli konulardan biridir. Adana ve çevresi özellikle Yeraltı suyunun kirlenmesi yönünden riskler içermektedir. Ülkemizde son dönemde yaşanan Küresel ısınma sorunsalı ve buna bağlı olarak gelişen su kıtlığı ve kuraklık problemlerini düşündüğümüzde Adana ve cıvarının yeratı sularının doğru planlanması yaşamsal öneme sahiptir. Çünkü sular bir ülkenin en önemli doğal serveti olup, bu servetei gelecek kuşaklara aktarmak devletin ve bireyin sorumluluğundaır. Jeoloji mühendisleri başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar, bölgenin su havzalarının yönetiminin şimdiden planlanmalıdırlar.

5-İthal kömür ile çalışan termik santrallerinin yapılması ile hava ve suyu kirlenen önemli kentlerden biri haline gelmiştir. Seyhan nehri üzerinde inşaatı planlanan çok sayıda baraj ve hiroelektrik santrallerin çevreye duyarlı temiz enerjiler olması kapsamında ekonomiye katkılar sağlayacağı bilinmektedir. Bu projelerde olmazsa olmaz olan jeolojik hizmetler ödünsüz uygulanmalıdır.

6-Adana ve cıvarında inşaat sektörünün yaygınlaşması ağrega kullanımını arttırmış, kırmataş üretimi önemli bir sektör haline gelmiştir. Bölgede çok sayıda taş ocağı işletmesi mevcuttur. Ancak doğal miras alanları ve diğer çevresel değerler hiçe sayılarak ocak işletmelerine izin verilmektedir. Doğal kaynakların aranıp bulunması ve ekonomiye kazandırılması asli görevi olan jeoloji mühendislerinin diğer bir sorumluluğu da doğal yaşamı korumak ve sağlıklı bir çevre oluşturmaktır.

7Adana ve çevresi önemli deprem kuşaklarından biri onumundadır. Bu bağlamda yerleşim alanlarının yer seçiminde jeolojik koşulların dikkate alınarak planlanma yapılması son derece önemlidir. Bayındırlık bakanlığınca da zorunlu olana jeolojik- jeoteknik etütlerin yerel yönetimcelerle yaptırılmasının zorunluluğu getirlmeli ve Jeoloji Mühendisleri Odasının kamusal denetim hakkı gözetilmelidir.

8-Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının sağlanması ve doğa ile uyumlu yaşamak için akıl ve bilim ekseninden ayrılmadan bu kaynakları ülke ve toplum çıkarları doğrultusunda değerlendirmek yaşamsal öneme sahip bir konudur. Özellikle son dönemde Kazdağları Uşak Eşme, Bergama gibi milli park ve doğa harikası zenginliklerimizi Uluslar arası sermayenin talanına açan 2004 yılında çıkarılan 5177 sayılı maden kanunu iptal edilerek Madencilik ve Enerji politikalarımızın ülke ve toplum çıkarları doğrultusunda yeniden hazırlanması gerekmektedir.

Sonuç olarak 30. Yıl Jeoloji Sempozyumu ile Jeoloji Mühendisliğinin değişik dallarında 24 oturumunda sunulan bilimsel tebliğler ve burada irdelenen konularla hedeflenen amaca ulaşılmış, genç bilim insanlarının ve uygulayıcı meslektaşlarımızın Türkiye‘nin önde gelen bilim insanları akademisyen ve uygulayıcı kuruluşlarda çalışan meslektaşlarla bir araya gelerek onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanma olanağını oluşturulmuştur.

Üniversite-Yerel Yönetim ve Meslek odaları tarafından düzenlene bu tür sempozyumların ülkemiz genelinde yaygınlaşması gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Sempozyum Yürütme Kurulu

 

 

 

Okunma Sayısı: 3133
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası