TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
27 HAZİRAN 1998 CEYHAN (ADANA) DEPREMİNİN 9.YIL DÖNÜMÜ BASIN BİLDİRİSİ
BASIN BİLDİRİSİ

 

 

27 HAZİRAN 1998 CEYHAN (ADANA) 9. YIL DÖNÜMÜ

BASIN BİLDİRİSİ

Adana - Ceyhan‘da 27 Haziran 1998 günü saat 16.55‘te meydana gelen aletsel büyüklüğü 6.3 olan, 145 vatandaşımızın ölümüne, çok sayıda insanın yaralanmasına, 8.870‘i ağır olmak üzere 61.231 konut ve 402‘si ağır olmak üzere toplam 3.713 işyeri hasar görmesine neden olan depremin üzerinden 9 yıl geçti.

% 93 aktif deprem kuşağı üzerinde bulunan ve nüfusun yaklaşık % 98‘i deprem riski altında olan ülkemizde, uyarılar dikkate alınmadığı için doğa olayları afete dönüşmektedir. Depremlerde binlerce insanımızı yitiriyor önemli maddi kayıplara uğruyoruz. Doğal afetlerin (deprem, heyelan, sel, çığ v.s) türü ne olursa olsun her yıl ortalama GSMH‘nın % 3‘ü oranında zarara neden olmaktadır.

Bölgemiz deprem bölgesi olduğuna göre, günümüzde ve gelecekte de şu yada bu şiddette depremler olacaktır. Bu bilimsel ve tarihi gerçekleri göz önüne alarak, bir doğa olayının doğal afete dönüşmemesi için, depremden sonra yaraları sarmanın yanı sıra önemli olan deprem öncesi önlemlerin alınmasıdır. Deprem zararlarının azaltılması, her şeyden önce bu konudaki temel politikanın saptanmasına bağlıdır. Depremden sonra çare arama politikası yerine, deprem öncesi önlemleri içeren halkın yararına bir deprem politikası oluşturulmalıdır.

Depremlerden en az zararla kurtulmak ve gerekli önlemleri almak elimizdedir. Bir an önce gerekli yasaların (imar yasası, afet yasası gibi) çıkartılmasının yanı sıra sağlıksız ve çarpık kentleşmeye yol açan imar affı yasalarının çıkartılmaması gerekmektedir. Bunun için yeni yerleşim alanlarının seçiminde, her tür ve ölçekteki yerleşim planlama kararlarının Afet Tehlike Haritaları, Mühendislik Jeolojisi ve hidrojeoloji haritaları, mikro bölgeleme ile plana esas Jeolojik - Jeoteknik Etütler gibi temel verilere dayandırılmasını, afet tehlike ve risk verilerinin yönlendirici kabul edilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. İmar planına esas Jeolojik - Jeoteknik Etüt çalışmaları bölgemizde ve ülkemizin her yeri için zorunlu kılınmalıdır.

Afet zararlarının azaltılması sürecinin önemli bir aktörü Yerel Yönetimlerdir. Deprem riski yüksek alanlardaki Belediyelerden ve Valiliklerden başlamak üzere Yerel Yönetimlerin teknik alt yapısını ve personel durumunu güçlendirmek, başta Jeoloji Mühendisi olmak üzere teknik personel istihdamını arttırıcı önlemler almak, afetlere karşı hizmet içi eğitim çalışmaları organize etmek gereklidir.

Adana ve civarının ayrıntılı jeolojik risklerinin (depremsellik, heyelan, kaya düşmesi, taşkın vb.) tanımlandığı mikro bölgelendirme haritasının yapılması için acilen çalışmaların başlatılması gerekmektedir.

Bakanlar Kurulu kararıyla 01.07.2006 gün ve 26215 sayılı Resmi Gazete yayımlanan, önümüzdeki 7 yılın temel hedeflerinin belirlendiği "DOKUZUNCU KALKINMA PLANI - "(2007-2013) nde afete karşı hazırlıklar ve afet zararlarıyla mücadele süreci yer almamıştır.

Yapılaşma için gerekli olan yapı ruhsatının önemli bir bileşeni olan jeolojik jeoteknik etüdlerin Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından mesleki denetime tabi tutulması Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri tarafından zorunlu hale getirilmelidir.

Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesi için alınacak önlemlerin başında, günü kurtaran rantçı, spekülatif ve faydacı anlayışların terk edilerek akla, bilime ve plana dayanan yerleşim politikalarının hayata geçirilmesi ve mühendislik ilke ve normlarına dayanan güvenli yapılaşmanın sağlanması gelmektedir.

Doğa insan ilişkisini düzenleyen temel yasalarımızdan İmar yasası ile Afet yasası, maddi ve siyasi rant anlayışı terk edilerek, insanı ve doğayı merkezine alan politikaların ışığında akıl, bilim ve mühendislik normlarına göre yeniden düzenlenmelidir.

Eğitime yatırım yapılmadıkça afetlerle baş edecek afet kültürüne sahip bir toplumdan söz edilemez. Deprem sonrasında eğitim alanında kalıcı adımlar atılmamıştır. Japonya örneğinde olduğu gibi belirlenmiş bir günde ve her yıl tekrarlanacak şekilde tüm yurttaşların katılacağı ulusal ölçekte bir Afet tatbikat günü yapılmalıdır. Alışılageldik gösteri amaçlı etkinliklerden vazgeçilmelidir.

Ulusal Afet politikalarımız, her şeyden önce zarar azaltma stratejisi üzerine kurulmalıdır. Afet zararlarının azaltılması ve ülkemizdeki yerleşimlerin afetlere karşı güvenlikli hale getirilmesi ise ara vermeden kararlı bir şekilde sürdürülmesi elzem olan, geniş kapsamlı, toplumsal olarak içselleştirilmiş "afetlere karşı mücadele kültürü" ile desteklenmesi gereken toplumsal bir hedeftir. Bu yolda teknik, sosyal, yasal, kurumsal ve ekonomik boyutlarıyla sağlamlaştırılmış çağdaş bir afet yönetim sistemi oluşturulmalıdır. Ancak bu sistemin oluşturulması için Merkezi ve Yerel Yöneticilerin kararlılığına ve bilimsel açılımlara sahip çıkmalarına ihtiyaç vardır. Bu nedenle merkezi ve yerel yönetimlerde kamusal erk kullanıcılarının, Dünya Bankası güdümlü piyasacı politikalar yerine kamu yararı ve bilimsel kriterler çerçevesinde bütünsel afet politikalarına duyarlılık göstermeleri; ve buna uygun davranmaları gerekmektedir.

Afet zararlarını azaltma sürecinde ilk ele alınması gerekli olan 3194 sayılı İmar ve 7269 sayılı Afetler yasasındaki temel düzenlemeler yönelik çalışmalar ötelenmeye devam edilmektedir. Bugün, İçinde "afet" kavramı sadece bir yerde geçen imar yasası ile zarar azaltma hizmetleri yerine yara sarmayı temel strateji kabul eden Afetler yasası hala yürürlüktedir.

Anayasamızdaki "Her yurttaş için daha güvenli, daha sağlıklı bir çevrede yaşamak temel bir insan hakkıdır" ifadesini hatırlatır saygılar sunarız.

 

AFET UNUTULDUĞU AN GELİR.

YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 3134
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası