TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
BASIN AÇIKLAMASI: DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ ÖNEMLİ DEĞİL! SARSINTISIZ DA ÇÖKÜYORUZ
Başta, değerli bilgilerini bizlere aktaran Hocamız Prof. Dr. Naci GÖRÜR olmak üzere, değerli basın mensuplarına ve üyelerimize çok teşekkür ederiz.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından, 17 Ağustos Depreminin 20. yılı nedeniyle, 16 Ağustos 2019 tarihinde, Şube binamızda, konuşmacı olarak Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci GÖRÜR`ün katıldığı bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarı olan, yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşan, çarpık kentleşmenin halen daha etkin olduğu İstanbul’un tüm bileşenlerinin deprem güvenli hale nasıl getirilebileceği, kent bileşenleri olan yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomi konularında, depremden önce, deprem esnasında ve deprem sonrasında neler yapılabileceği, gelecek Marmara depreminin İstanbul ve çevresine geçmişte olduğundan daha fazla zarar verip vermeyeceği konularının işlendiği basın toplantımıza katılım sağlayan, başta değerli bilgilerini bizlere aktaran Hocamız Prof. Dr. Naci GÖRÜR olmak üzere, değerli basın mensuplarına ve üyelerimize çok teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dileriz.

Saygılarımızla

TMMOB JMO İstanbul Şubesi

Yönetim Kurulu

 

Basın açıklaması aşağıda ve ekte bilgilerinize sunulmuştur.

 

BASIN AÇIKLAMASI

‘’DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ ÖNEMLİDEĞİL! SARSINTISIZ DA ÇÖKÜYORUZ’’

Konuşmacı: Prof. Dr. Naci GÖRÜR - Bilim Akademisi Üyesi

OLASI DEPREM ÖNCESİ DURUM SAPTAMA

  • 1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi.
  • O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.
  • Şu andaki İstanbul’un durumunu deprem açısından şöyle özetleyebiliriz: Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.
  • Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.
  • Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.
  • Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.
  • Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.
  • Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.
  • Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.
  • Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.
  • Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.
  • Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.

KENTİN DEPREME HAZIRLANMASI

Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenlerini deprem güvenli hale getirmek gerekir. Kent bileşenleri şunlardır:

Yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomi.

Yönetim

Deprem Öncesi

  • Sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması.
  • Afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması (Toplanma alanları, hastane ve sağlık kuruluşları, ilaç, çadır, barınma, kurtarma ekipleri, kurtarma araç ve ekipmanları, ulaşım, iletişim, halk eğitimi, afet gönüllüleri vb).
  • Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması (depremde olabilecek olası riskleri azaltmak için gerekli tüm hukuksal, mali ve yapısal önlemlerin alınması ve gerekli çalışmaların yapılması).

Deprem Sonrası

  • Depremzede operasyonları (göçük altında kalanların kurtarılması, yaralılara sağlık müdahalesi, toplanma yerlerindeki halkın tüm ihtiyaçlarının karşılanması, cenazelerin defin işlemleri, molozlarının kaldırılması ve uygun şekilde bertaraf edilmesi, geçici ve daimi iskân çalışmaları, kentsel dönüşüm vb). 

Halk

Deprem Öncesi

  • Deprem tehlikesi ve riskleri hakkında bilgilenme.
  • Deprem sırasında ne yapması gerektiği hakkında bilgilenme ve tatbikat.
  • Evini deprem odaklı döşeme.
  • Göçük ve yangın olasılığına karşı hazırlık (deprem çantası, yangın tüpü vb).
  • Deprem aile planlarının hazırlanması ve çocukların eğitimi.
  • Ev veya dairenin deprem güvenliğinin kontrolü ve gerekenin yapılması.

 Deprem Esnası

  • Ailece önceden belirlenen noktaya gidilmesi.
  • Kapı, pencere, merdiven ve asansörden uzak durulması.
  • Alt katta ise ve mümkünse dışarıya kaçılması ve binalardan uzak durulması.

Deprem Sonrası

  • Deprem bittikten sonra elektrik, doğalgaz vanalarının ihtiyaten kapatılması.
  • Her şey yolunda ise binanın acilen terkedilmesi ve aile bireyleri ile iletişim kurulması.
  • Mümkünse çevredeki kişilere yardım edilmesi.
  • Yönetimle iletişim içerisinde olunması.

Altyapı

Deprem Öncesi

  • Yol, viyadük, köprü, kanalizasyon, arıtma tesisi, doğalgaz, elektrik, içme suyu, baraj,  telekomünikasyon vb. altyapı unsurlarının risk analizi çerçevesinde ciddiyetle incelenmesi ve deprem güvenli hale getirilmesi.
  • Özellikle elektrik ve doğalgaz gibi yangın oluşturmaya yatkın tesislerde gerekli alarm sistemleri kurularak, deprem esnasında otomatikman devre dışı kalmalarının sağlanması.
  • Yüzey suyu kaynaklarının yanı sıra, yeraltı suyu yeraltı suyu kaynaklarının da devreye alınması için, yeraltı suyu eylem planı hazırlanmalıdır. Model mega şehirlerde olduğu gibi İstanbul için yeraltı suyu baraj inşaatı bir an önce başlatılmalıdır.

Deprem Sonrası

  • Tüm altyapı unsurlarının hızla kontrol edilip gerekli bakım ve onarımlarının yapılarak, hayatın normale dönmesi sağlanmalı.
  • Özellikle salgın hastalık ve yangın tehlikesi oluşturacak olan içme suyu ve doğalgaz şebekelerine ihtimam gösterilmeli.

Yapı Stoku

Deprem Öncesi

  • Risk haritalarında en fazla yıkım ve hasar oluşacağı öngörülen yerlerdeki tüm yapılar ve binalar mümkünse güçlendirilerek takviye edilmeli ve deprem güvenli bir hale getirilmelidir. Eğer güçlendirme çare değilse, yıkılıp yeniden yapılmalı veya başka yerlere tahliye edilmelidir.
  • Bu işlem «kentsel dönüşüm» planlamalarıyla yapılabilir. Ancak, bu planlama, devletin denetim ve gözetiminde ve deprem odaklı olmalıdır. Bugün yapıldığı gibi ranta dönük bir müteahhitlik projesi olmamalıdır.
  • Kentsel dönüşüm halk/yönetim işbirliğiyle olmalı ve bu iş için ulusal ve uluslararası finans kaynakları devreye sokulmalı ve halka uygun krediler sağlanmalıdır.
  • Yapı stoku yenilenirken lüks bina yapımından kaçınılmalı, ekonomik ve deprem güvenli yapılara itibar edilmelidir.
  • Yapı stoku deprem güvenli hale getirilirken önce resmi hizmet binalarından başlanmalı, daha sonra da hastane ve okullar elden geçirilmelidir.

Deprem Sonrası

  • Tüm yapı stoku hızla elden geçirilmeli, oturmaya müsait olan veya olmayan binalar tespit edilmelidir.
  • Özellikle ağır hasarlı binaların derhal yıkılması sağlanmalıdır.
  • İnşaat molozları hızla ve usulüne uygun olarak önceden belirlenmiş döküm alanlarına kaldırılmalıdır.
  • Geçici ve kalıcı iskân çalışmaları ile kentsel dönüşüm bu evrede de devam ettirilmelidir.

Çevre

Deprem Öncesi

  • Deprem en büyük çevre felaketidir. Büyük bir deprem ekosisteme çok ciddi zararlar verebilir.
  • Deprem öncesinde olası moloz döküm alanları belirlenmeli ve buralarda ciddi izolasyon önlemleri alınarak dökülecek molozlardan fiziko-kimyasal reaksiyonlar sonucu açığa çıkacak olan zararlı bileşimlerin toprağa, yeraltı suyuna, akarsulara, göllere ve denizlere karışımı önlenmelidir.
  • Ortaya çıkacak olan moloz çoğunlukla inşaat yıkıntıları olacaktır. Milyonlarca tonu bulacak olan bu molozların ayıklanıp işlenerek ekonomiye katkıda bulunulması mümkündür. Bu tür moloz işleme tesisleri kurulmalıdır.
  • İstanbul’un içerisinde değişik boyutlarda çok sayıda sanayi kuruluşu, fabrika, atölye, depo vb. mevcuttur. Buralarda önemli miktarlarda parlayıcı, patlayıcı ve toksik madde üretilmekte, depolanmakta veya nakledilmektedir. Olası bir depremde bu zararlı maddelerin, havaya, suya ve toprağa karışmaları ve uzun sürede büyük zararlar vermeleri ihtimali vardır.
  • Nitekim 1999 depremlerinde bu tür zararlar oluşmuştur (Kocaeli’nde 200 ton susuz amonyak havaya salınmış, 6500 ton akrilonitril havaya, suya ve toprağa karışmıştır. İzmit Körfezi’ne 50 ton dizel yakıtı dökülmüştür.1200 ton kriyojenik sıvı oksijen serbest kalmıştır. TÜPRAŞ petrol rafinerisinde büyük yangınlar çıkmış, sıvı petrol ve gaz sızıntısı yaşanmıştır)
  • Tüm sanayi tesisi ve fabrikalarda her türlü parlayıcı, patlayıcı ve toksik madde ve kimyasallar, olası depremde çevreye saçılmayacak şekilde kullanılmalı, taşınmalı veya depolanmalıdır.

Deprem Sonrası

  • İnşaat molozları geriye kazanım mantığıyla işlenerek kaldırılmalı ve belirlenmiş olan özel döküm alanlarında çevreden tecrit edilmelidir. Molozlar asla akarsu, göl ve denizlere dökülmemelidir. Aksi halde besin zinciri vasıtasıyla sağlıksız çevre sorunları oluşacaktır.
  • Yaşam alanlarıyla fazla iç içe geçmiş olan bu tesisler meskun alanların dışına taşınmalıdır.

Ekonomi

Deprem Öncesi

  • Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilir. Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir.
  • Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. TOBB ve TÜSİAD gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.
  • Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.

Deprem Sonrası

  • Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir.
  • Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir.

 

Okunma Sayısı: 3068
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası