TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
DEPREM GERÇEĞİ

 TMMOB jeoloji mühendisleri Odası Denizli Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Şekerci, 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla yayınladığı mesajda, Türkiye topraklarının yüzde 92‘sinin deprem kuşağında bulunduğunu, nüfusun da yüzde 95‘inin deprem kuşağında yaşadığını söyledi.

Şekerci, 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda, "Deprem konusunda bu kadar yüksek riske sahip olan ülkemizde deprem zararlarının azaltılması konusunda yapılacak çalışmalarda TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak her zaman göreve hazır olduğumuzu tekrar dile getirmekte fayda görmekteyiz. Jeoloji mühendislerinin deprem üretecek fayların saptanmasında, tehlike zonlarının belirlenmesinde, olabilecek deprem büyüklükleri ve sonuçlarının ortaya konmasında, yapılacak her türlü mühendislik yapılarında ilgili zeminin jeolojik-jeoteknik özelliklerinin belirlenmesinde ve denetim mekanizmasında yer alması gerekmektedir. Ancak bu tedbirlerin alınmasında çok yararlı olacak jeolojik düzenlemeler ülkemizdeki kamu kurumlarında, yerel yönetimlerde, özel sektörde maalesef yeterince önemsenmemektedir. Çözümün bir parçası olan jeoloji mühendislerinden yeterince faydalanılmamaktadır. Meslek odası olarak her zaman hatırlatmaya çalıştığımız  "deprem gerçeği", ülkemizin öncelikle çalışılması gereken konularından birisi olduğunu bu yılki deprem haftasında da bir kez daha hatırlatmak isteriz."

DEPREM HAFTASI TOPLUMSAL BİLİNÇLENMEYİ HEDEFLİYOR

Deprem Haftası‘nın deprem başta olmak üzere afetler konusunda toplumsal bilinçlenmeyi ve kamusal bilinçlenmeyi hedeflediğinin altını çizen Şekerci, "Fakat bu amacın ne kadar gerçekleştiği konusunda biz jeoloji mühendisleri olarak ciddi kaygılar duyuyoruz. Unutmayalım ki ülkemiz önemli bir deprem kuşağı bölgesinde yer almakta ve deprem aktivitesinin yüksekliği ile dikkati çeken, yer yuvarının oldukça karmaşık    olan bölgelerinden biridir.Türkiye, güneyde kuzey ve kuzeybatıya hareket eden Afrika ve Arap plakaları ile kuzeydeki Avrasya plakaları arasında yer almaktadır. Bu üç plakanın sıkıştırmasıyla batıya doğru itilen Anadolu plakası, Ege plakasınca durdurulmaya çalışılır; böylelikle Ege Bölgesinde kuzey-güney yönlü gelişmelerle Ege Graben Sistemleri meydana gelmiştir. Türkiye`de oluşan depremlerin çok büyük bir kısmı Anadolu plakasının çevresindeki plakalarla olan sınır zonlarında meydana gelmektedir. Bu zonlar Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Güneydoğu Anadolu Bindirme Kuşağı ve Ege Graben Sistemi`dir. Bu tektonizmaya bağlı olarak Türkiye`de oldukça fazla sayıda, yüksek hasarlı depremler meydana gelmiştir" dedi.

GÜNÜ KURTARIYORUZ

Şekerci, Ülkemizde afet yönetimi konusunda çağdaş ülkelerde uygulanan strateji değişikliği benimsenmelerine rağmen deprem zararlarının azaltma çalışmaları yerine, yine eski alışkanlarımıza dönüldüğünü günü kurtarma politikaları uygulandığını söyledi. Depremlerim hem dünyada hem de ülkemizde trajik ve travmatik vakalarla dolu olduğuna dikkat çeken şekerci devamında şu açıklamayı yaptı:

"Bu felaketlerin bir kısmı henüz hafızalarımızdan silinmemiştir. Eski çağlarda Anadolu medeniyetlerinin yeşerdiği yerlerde kentler depremler sonucu ya yer değiştirmiş, ya da uygarlıklar tamamen yok olmuştur.

Yaşadığımız bu büyük ölçekli depremlerde tahmini olarak binlerce insanımızı kaybederken, yarım milyonu aşkın konut da ciddi şekilde hasar görmüştür. Çok eskilere gitmeye gerek yok, 1939 Erzincan, 1999 Marmara, 2011 Van depremleri ülkemizin sonuçlarını unutamadığı, hazırlıksız yakalandığımız felaketlerden bazılarıdır. Mevcut deprem bölgeleri haritamıza göre; topraklarımızın yüzde 66 sı 1`inci ve 2`inci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. Konutlarımızın yüzde 44` ü 1. derece, yüzde 25` i 2. derece deprem bölgesinde yer alırken, nüfusumuzun yaklaşık 34 milyonu yani  yüzde 43`ü 1. derece, yaklaşık 22 milyonu yani yüzde30` u 2. derece deprem bölgesinde yaşamaktadır. Bu tür riskleri gösteren bilgilerimize rağmen gelecek yıkıcı depremlere toplumsal ve kurumsal olarak ne kadar hazırız?  Şimdiye kadar yaşanmış olaylar afet yönetimi açısından ne öncesinde ne de sonrasında hazır olmadığımızı göstermiştir. Ne yazık ki yaşanan depremlerden ders almayı bilemedik, her depremde aynı karmaşa ve aynı acıları yaşamaya devam ettik." 

Okunma Sayısı: 3173
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası