TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
MANİSA ALAŞEHİR YAKINLARINDAKİ JEOTERMAL SAHADA MEYDANA GELEN PATLAMA İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
Geçtiğimiz hafta Manisa Alaşehir yakınında yapılmakta olan bir derin sondaj çalışması sırasında meydana gelen püskürme ve patlamalarla ilişkin TMMOB Jelolji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi bir basın açıklaması yaptı.

JEOTERMAL ARAMA ve İŞLETME ÇALIŞMALARI DENETİM DIŞI

Değerli Basın Mensupları

Geçtiğimiz hafta Manisa Alaşehir yakınında yapılmakta olan bir derin sondaj çalışması sırasında sondaj deliğinden değil de kuyu çevresindeki bir dizi noktadan sıcak su, buhar ve sondaj çamuru püskürmeye başladı. Yapılan sondaj ve sondaj deliği denetim altına alınabildi ise de, çevrede açılan kraterlerden püskürme bugün de halen sürüyor. Buralardan çıkan sıcak akışkanlar çevredeki bazı tarlaları bastı ve bağlara zarar verdi. Kuşkusuz çevreye verilen zarar, durum denetim altına alınana kadar, bir süre daha devam edecek.

Meydana gelen olay kuyu 1100 m dolayına eriştiğinde oldu. Kuyu derinliği arttıkça örneğin 2000 m‘ye ulaşsaydı kuşkusuz daha çok akışkan çevreye zarar verecekti. Böylesi durumlarda çalışmaların denetim altında sürebilmesi için kuyu büyük çaplarda delinmeye başlanır, belli bir derinliğe gelinince kapalı bir çelik boru yerleştirilip arkası betonla doldurulup yalıtılır. Daha sonra delme sürdürülür ve çoğu kuyuda aynı şey bir kez daha yinelenir.

Burada da öyle yapıldığı anlaşılıyor. Kuyu yaklaşık 250 m derinliğe kadar delinip borulanıp yalıtıldıktan sonra delmeye devam edilmiş ve olayın olduğu derinlikten birkaç yüz metre sonra yeni bir kapalı boru ve betonlama ve ardından da sıcak suyun üretilebileceği derinliklere delikli boru indirilmesi tasarlanmış. Olayın olduğu derinliklere kadar çakıllı kumlu ve killi, gevşek sayılabilecek kalın bir çökel istifi kesilmişti. Ancak, beklenen derinlikten daha sığda, çatlaklarında yüksek basınçlı gaz ve buhar dolaşan sert ana kayaya girilince önce kuyu deliğinden, burası kapatılınca da çevrede açılan kraterlerden buhar ve sıcak su gelişi başladı.

Deliğin geçtiği kesitteki tabakalar pekişmiş, yeterince sıkılaşmış olduğunda ve kuyuya daha önce yerleştirilen boru ve arkasına yapılan çimentolama başarılı ise kuyu deliğinin dışında bir yerden sıcak su gelişi pek rastlanabilecek bir şey değil. Ancak, burada zayıf bir zemin kesiti, tam da kuyu yakınından geçip bu kesiti kesen bir fayın varlığı ve rezervuardaki akışkanın çok yüksek basınçlı oluşu bu farklı ve denetimi son derece güç durumu doğurdu.

Şimdi uzun uğraşlar ve denemelerle bu denetimsiz akış durdurulmaya çalışılacak. En azından, yatırımcı için önemli bir maddi kayıp, çevre için de durdurulması beklenen önemli bir kirlilik ortaya çıkıyor. Ama, daha kötüsü de olabilir ve birden çok noktadan başlayan bu akış devam edebilir. Çevre kirliliği yaygınlaşabilir ve can güvenliğine yönelik tehlikeler sürebilir.

Bu tür olaylar oldukça önemli ve bu yaşananlar da yörede ilk kez yaşanmıyor. Yıllar önce Alaşehir yakınında TPAO tarafından petrol aramak için açılmakta olan bir kuyuda da benzer bir kaza olmuş ve kuyudan fırlayan çelik boruklar havada uçup bir evin damından içeri girmişti. Şimdiki olayın yaşandığı yerin bir kilometre kadar doğusunda 2 yıl önce açılan bir jeotermal arama sondajında da karşılaşılan böylesi bir püskürme güçlükle durdurulmuştu.

Yani yöre bu tür sıkıntıların yaşanmasına yatkın bir yöre ve tedbirli olmak için yeterince uyarı da yaşanmış durumda.

Şu anda, Büyük Menderes ve Gediz havzalarında 10 kadar dev makine böyle derin kuyular yapıp duruyor. Bölgede milyonlarca dolarlık yatırım yapılıyor. Bu çalışmalar, yatırımlar artarak ve yaygınlaşarak sürecek. Yatırımcılar kendi mühendis kadrolarını kuruyor, sondaj servisi veren iyi örgütlü ve donanımlı uygun şirketlerle anlaşıyor ve bu işleri yaptırıyor.

Ancak bu konuda, nerede kuyu yapılacağının Kamu İdaresine bildirilmesinin dışında bir yükümlülükleri yok. Tabii ki kamusal bir denetim altında da değiller.

Mevcut yürürlükte olan Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu‘na göre böyle bir zorunluluk ta yok. Çağdaş dünyada yapılan her işin kuralları belli ve kamu tarafından denetlenirken, bu konuda ilgili kanun son derece yetersiz kaldı. Kamu İdaresi olarak İl Özel idareleri (İÖİ) belirlendi. İl sayısı kadar İÖİ‘lerde bu konuda deneyimli teknik elemanlar yoktu. Şimdi de sayıları çok az hatta birçok yerde yok. Bu dönemde deneyim kazanmaları da nerede ise olanaksız. Bir İl‘de yaşananların deneyimi orada kalıyor ve başka illerdeki kamu görevlilerinin deneyim kazanmalarına yararı olmuyor. Bu konuda bilgi ve beceri biriktirebilecek, kadrolaşacak, bunu yatırımcılarla paylaşıp onlara yol gösterecek ve gereğince denetim yapabilecek merkezi bir kamu kurumu yok. Yasa bu açıdan bir boşluk yarattı. Konunun dışında kalanlar farkında olmasa da bundan yatırımcılar da çok zarar görüyor. Umulan verimin alınamadığı, verimli olabilecek kuyuların basit yanlışlardan ötürü battal olduğu kuyuların oranı hiç te az değil. Ve işte bu son olaydaki gibi, doğan olaylar çevreye de zarar verebiliyor.

Bu aşamada yapılabilecek en yanlış şey, bu alana artan yatırımları caydırabilecek ve bu yenilenebilir, az çok çevre dostu ve yerli enerji kaynağına olan ilgiyi azaltabilecek yasakçı ya da çok sıkıcı bürokratik süreçlere girilmesi olur.

Sözü edilen sondaj çalışmalarının her bir şantiyesinde en az 4-5, bazen 10‘u aşkın mühendis çalışıyor. Bunlar en az 3-4 farklı mühendislik dalından. Konu karmaşık ve çok disiplinli. Anlık kararlar verilmesi ve hızlı davranılması gerekli. Her türlü olasılığı göz önüne alan doğru sondaj ve operasyon programları hazırlanması gerekli.

Sektör birden bire büyüdüğü ve bunca kalabalık bir mühendislik katkısını gerektirdiği için bu konularda deneyimli eleman bulunması da son derece güç. Sektörde yeni yeni eleman yetişiyor ve deneyim kazanılıyor.

İşin kötüsü, bilgi ve deneyim birikimi kamuda değil, doğrudan yatırımcıların kadrolarında oluşuyor. Rekabetten ötürü bu bilgi ve deneyim paylaşılamıyor, yaygınlaşamıyor da. Yaşananların bilgileri, elde edilen sonuçlar, uygulanan pratikler hep o kuruluşun sırrı olarak kalıyor; bir yerde toplanmıyor.

Bu tür sorunların yeniden yaşanmaması, daha kötülerinin olmaması ve sağlıklı bir jeotermal kaynak arama ve geliştirme sektörünün oluşması ve büyümesi için, bu konuların her türlü önyargıdan uzak, konu ile ilgili uzman herkesi kapsayan, "ben bilirim" tuzağına düşmeyen bir yaklaşımla platformlar oluşturulması ve tartışılmasını gerektiriyor. Buna, ilgili kamu kurumları da, akademi de, meslek odaları da, yatırımcı ve işletmeciler de katılmalı. Öncelikle şu sıralarda kapalı kapılar ardında ve önceki yasayı hazırlayanlarca sürdürülen yasayı yenileme hazırlıkları kesinlikle ve hemen ilgili kamuoyuna açılmalıdır.

Odamız ve bu çalışmaların en yoğun olarak yaşandığı bölgeden sorumlu olan Şubemiz, bu doğrultuda açılacak her platforma katkı vermeye hazırdır. Nitekim şimdiden Ege Bölgesi  jeotermal sondajları forum hazırlıklarına başlamıştır.

Saygılar sunar  çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.

Alim MURATHAN
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası
İzmir Şubesi Yön. Kur. Bşk.

Okunma Sayısı: 3132
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası