BASINA VE KAMUOYUNA

Bölgemizde 12.01.2011 tarihinde Bafra Kolay‘da saat 15.36‘da yerin 5 km derinliğinde, Richter ölçeğine göre 3,1 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.

12.01.2011 tarihinde Taflan‘da saat 15.46‘da yerin 5.8 km derinliğinde, Richter ölçeğine göre 2.9 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.

Deprem bir doğa olayıdır ve yeryüzü kadar eskidir, bundan sonra da yaşanmaya devam edecektir. Sorun, bir doğa olayı olan depremin doğal afete dönüşmesidir ki, bugün, karşı karşıya kaldığımız ve önlem almak durumunda olduğumuz gerçek budur.

Doğal afetlerden biri olan depremler, yer kabuğunun aktif faylar boyunca kırılması sonucu oluşurlar.

Karadeniz Bölgesindeki depremselliğe büyük ölçüde Kuzey Anadolu Fayı damgasını vurmaktadır. Bu fay, doğrultu atımlı ve sağ yönlü aktif bir fay olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye diri fay haritasına bakıldığında; Kuzey Anadolu Fay Zonu,

Samsun il merkezinin güneyinde ve Samsuna yaklaşık 60 kilometre mesafeden Ladik, Havza ve Vezirköprü ilçelerinden geçmektedir.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından

1996 yılında yayımlanan Deprem Bölgeleri Haritasına göre Samsun ili; birinci, İkinci ve üçüncü derece Deprem Bölgeleri içinde yer almaktadır.

Bu coğrafyada depremle birlikte yaşama zorunluluğumuz vardır.

Depreme karşı her an hazırlıklı olmalı ve içinde yaşadığımız binaları ve konutları depreme karşı dayanıklı imal etmeliyiz.

Kentsel planlama ve projelerde jeolojik- jeoteknik etütlerin yaptırılmasının ve jeoloji mühendisliği hizmetlerinin ne derece önem ve öncelik arzettiği yaşanan depremlerle bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Afet yönetimi coğrafi bilgi sistemlerinin sunduğu olanaklardan yararlanılarak akılcı ve bilimsel merkezi bir planlama ile yaşama geçirilmeli, yapı stoklarında depreme dayanıklılık belirlenmelidir.

Bütünlüklü bir deprem yönetiminin aynı zamanda toplumsal bir proje olduğu gerçeğinden hareket ederek; tüm yurttaşlar, merkezi ve yerel yönetimler, özel sektör, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları sistemin aktif aktörleri olmalı,  stratejik plan tüm bu aktörleri kucaklamalıdır.

Dayanıksız binaların yıkılarak yerlerine sağlıklı ve ekonomik konutların yapılması için bir planlama yapılmalı, toplumun deprem konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi önemsenmelidir.

Yapılması gereken tek şey somut bir iradeyi ortaya koymak, kamucu bir anlayışla, bilimsel ve akılcı bir yaklaşımla çözüm üretmek, kısacası bir an önce harekete geçmektir.

Kaçak ve mühendislik hizmeti almadan üretilen yapıların önüne geçilmeli, güvenli bir yapı ve sağlıklı bir çevrenin oluşması için imar planları bilimsel ölçütler dikkate alınarak düzenlenmelidir.

İlgili meslek odalarının deprem öncesi ve sonrasında yapılacak çalışmalara kurumsal düzeyde katılımı ve yönetim mekanizmalarında yer alması sağlanmalıdır.

Binalarda zemin- yapı ilişkilerini sağlayan zemin etüt raporları belediyeler tarafından mutlaka istenmeli, belirtilen öneriler mutlak denetlenmelidir.

İnşaatlarda kaliteli malzeme kullanılarak bina stoklarımızın zeminle uyumlu hale getirilmesi ağlanmalıdır.

Unutmayalım ki insana zarar veren deprem değil, deprem gerçeği göz ardı edilerek yapılan sağlıksız yapılaşmalardır.     

Jeoloji Mühendisleri Odası olarak Belediyelere ve bizden yardım talep eden tüm kurumlara teknik olarak destek vermeye hazır olduğumuzu belirtmek isterim.

Unutulmamalıdır ki insan yaşamı her şeyden önemlidir.13.01.2011                                                                            

                                                                                  Gül YÜZÜNCÜ YILMAZ

                                                                                       JMO Samsun Şubesi

                                                                                     Yönetim Kurulu Adına

                                                                                             Şube Başkanı