TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
ÜYEMİZ PROF. DR. İSMET GEDİK TARAFINDAN YAZILAN "DOĞADAKİ OLUŞUM MEKANİZMASIYLA İNSANLIĞIN SORUNLARININ ÇÖZÜM YOLU" İSİMLİ ESERİNİN TANITIM ORGANİZASYONU 07 KASIM 2009 TARİHİNDE ŞUBEMİZDE GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.

ÜYEMİZ PROF. DR. İSMET GEDİK TARAFINDAN YAZILAN "DOĞADAKİ OLUŞUM MEKANİZMASIYLA İNSANLIĞIN SORUNLARININ ÇÖZÜM YOLU" İSİMLİ KİTABI ŞUBEMİZDE "KİTAP TANITIM GÜNÜ-2" ETKİNLİĞİ İLE TANITILMIŞTIR.

Jeoloji Mühendisleri Odasının üyesi ve mesleki yaşantısında 47 yıllık deneyimi olan KTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. İsmet GEDİK tarafından kaleme alınan "Doğadaki Oluşum Mekanizmasıyla İnsanlığın Sorunlarının Çözüm Yolu" isimli eserinin tanıtımı Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi‘nde 07 Kasım 2009 Cumartesi günü Saat 13.00‘de gerçekleştirilmiştir.
Devlet Bakanı Sayın Faruk Nafız ÖZAK, Trabzon Valisi Sayın Dr. Recep KIZILCIK, Trabzon Belediye Başkanı ve odamız üyesi Sayın Dr. Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU, Trabzon Emniyet Müdürü Sayın Feridun BOZ, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, sivil toplum örgütlerinin başkanları, meslektaşlarımız, misafirlerimiz ve JeoGenç üyelerimizden oluşan 62 kişinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir.
Şube Başkanı Semih PEKER, "Mesleki yaşantısında çok sayıda öğrenci yetiştirmiş odamızın üyesi bilim adamımız Prof. Dr. İsmet GEDİK bu eserinde jeolojik bilgileri de çok yerli yerinde kullanarak kendine has olarak dünyadaki insanlığın yaşadığı tüm sorunlara çözüm yolunun doğanın mekanizmasında saklı olduğunu yeter ki bakışımızı uygun yapalım diyerek kendi dalında ilk olan esere imza atıyor. Dünyanın oluşumu, içerisinin dolması ve insanlık medeniyetinin açıklanması konusunda Jeoloji biliminin diğer bilim dallarına göre daha etkin olduğu göze çarpan niteliktedir. Bunun içindir ki, jeoloji mühendisleri içinden araştırmacı yazarların çıkması da çok doğal bir sonuçtur. Oda olarak da bu gibi çalışmaları olan tüm meslektaşlarımıza gücümüz ölçüsünde katkı vermeye devam edeceğiz. Toplumsallaşmanın nasıl sağlanacağını, yaşamı nasıl mutlu kılabileceğimizi bu kitabı iyi okuyarak öğrenebileceğimizi düşünüyorum" dedi.
Prof. Dr. İsmet Gedik "Mevcut toplum yönetim şekillerinin hepsi tepeye yani liderliğe bağlı olduğundan, doğada ise böyle bir tepeye bağımlılık sistemi mevcut olmadığından insanlık bir türlü toplumsal sorunlarını çözememektedir. Bunun için yapılması gerekenler ve çözüm yolu bu kitapta anlatılmaktadır. İlgi duyanlara bu konu hakkında özet bilgi tarafımdan kitap tanıtım organizasyonunda sunulacaktır" dedi. Prof. Dr. İsmet Gedik konuşmasına şöyle devam etti "Tek başına yaşayan bir insan sürekli bir koşuşturma içinde olmak zorundadır. Hem ihtiyacı olan sebzeleri, tahılları üretecek, hem tahılları öğütüp un yapacak, hem yiyeceği eti sağlayacak, hem ateş yakacak, hem yemek pişirecek bir fırın yapacak, hem tabak, kaşık yapacak, vs... Hiçbir insan bu kadar farklı işlemi yapamaz. Buna ne zamanı yeter, ne de bilgi kapasitesi. Onun için yalnız yaşayan bir insan ancak Robinson Crusoe hayatı yaşar.
Toplumsal bir sistem içinde yaşayan bir insan ise, bu görevlerden sadece birini yapar ve diğer insanlarla ürününü veya hizmetini takas ederek yaşar. Bu sayede çok daha az koşuşturur ve çok daha rahat bir yaşam düzeyine kavuşmuş olunur.
Aynı tür bir rahatlama doğadaki tüm diğer varlıklarda da söz konusudur ve bu nedenle doğadaki tüm varlıklar atom-altı-öğelerden başlayarak, atom  molekül  hücre  hayvan gibi gittikçe büyüyen üst sistemler içinde bir araya gelmeye çalışır. Bu yönlendirici davranışa rahatlama dürtüsü denir.
Doğada her şey sürekli bir değişim-dönüşüm (doğum-ölüm) döngüsü içinde gerçekleşmektedir. Değişim dönüşümler ise, olasılık hesaplarına göre oluşturulan bilgilere göre yapılmakta ve bilgiler yapısal-dokusal değişimler olarak kayıt altına alınıp, gelecek nesillere aktarılmaktadır. Bilgi oluşturma çok önemli olduğundan, hücreler atalarının oluşturdukları bilgileri kopyalayıcı sinir hücreleri oluşturarak yeni doğacak yavruların bu bilgileri otomatik olarak kullanabilecekleri işletim sistemleri oluşturmuşlardır. Bu sayede her yeni doğan çocuk, konuşulan dilden tutun, tüm mimikler ve diğer davranışlara kadar yakınlarında gördükleri tüm davranışları devir almaktadırlar. Bu devir alınan bilgiler arasında, canlılığımızı borçlu olduğumuz, yani güç ve kuvveti aldığımız sistemin, içimizde değil, dışımızda olduğu şeklinde bir geleneksel görüş de bulunmaktadır. Bu görüş doğrultusunda da insanlar hep dışa veya tepeye bağımlı yaşam sistemleri oluşturmuşlardır.
Bedenlerimizin hücrelerimiz tarafından oluşturulup, sahiplenilmesi ve yönlendirilmesi olayında görüldüğü gibi, doğada her şey tabanı oluşturan bileşenler tarafında oluşturulmakta ve sahiplenilmektedir. Bu şekilde hep birbirlerini tamamlayan tümleşik sistemler (integrative levels) oluşturulmaktadır.
Tüm tümleşik sistemlerde "Theory of integrative levels" (Feibleman 1954) ilkeleri geçerlidir. Bu ilkelerin en önemlileri şunlardır:
i-Her sistemde, üst düzey alt düzeye bağımlıdır. Üst düzey alt düzeye yön (hedef)  gösterir. Oluşturma erki alt düzeydedir.
ii-Herhangi bir düzeyde oluşan bir değişim, tüm diğer düzeyleri de etkiler.
Dolayısıyla, doğadaki oluşum mekanizması bilgisinin ana-babalarımızın geleneklerine işleyecek şekilde onlara aktarılması toplumsal sorunlarımızın çözümü için şart ve gereklidir.
Bu görev siz gençlere ve medyaya düşmektedir. Doğadaki oluşum mekanizmasına uygun davranacak şekilde  "toplumsal sistemi bir ortaklık olarak görme ve sahipliğini üstlenme" bilgisini tüm topluma duyurup-insanların geleneklerine işleyecek şekilde etkinleştirmek". 07 Kasım 2009


                                                                                

 

Okunma Sayısı: 3143
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası