TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
TURİZM HAFTASI NEDENİYLE CUMARTESİ SÖYLEŞİLERİ–7 “DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ MAĞARA TURİZMİ” KONULU SUNUM 11 NİSAN 2009 TARİHİNDE ODAMIZDA YAPILDI.

11 NİSAN 2009 TARİHİNDE ŞUBEMİZ TOPLANTI SALONUNDA CUMARTESİ SÖYLEŞİLERİ-7 "DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ MAĞARA TURİZMİ" KONULU SUNUM GERÇEKLEŞTİRİLDİ. SUNUMU KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜNDEN YRD. DOÇ. DR. ALİ VAN YAPTI. SÖYLEŞİ 50‘YE YAKIN MESLEKTAŞ, ÖĞRENCİ ÜYELERİMİZ VE KONUKLARIMIZ TARAFINDAN İLGİ İLE İZLENDİ.SUNUMUN AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPAN ŞUBE BAŞKANIMIZ SEMİH PEKER‘İN METNİ AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDEDİR.

 

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında Turizm Haftasını kutluyoruz. Biz demokratik kitle örgütü olan Jeoloji Mühendisleri Odası olarak mesaimizi ülkemizin, toplumumuzun ve halkımızın refah ve huzur seviyesini arttırmak için yapılması gerekenler noktasında hizmetlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Bu bilinçle turizm haftasının önemine vurgu yapmak istedik.

Bilindiği gibi turizm; dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan aktivitelerdir. Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü olan, çok sayıda medeniyetleri içinde yaşatmış, zengin bir kültürel geçmişe, tarihi eser ve anıtlara sahip, 8300 km denize kıyısı olan, eşsiz doğa güzelliklerini, zengin bitki örtüsünü, kumsallıkları içinde barındıran, yedi bölgesiyle aynı zamanda değişik mevsimlerin yaşandığı ılıman bir iklime sahip ülkemizi 2008 yılında yaklaşık 31 milyon turist ziyaret etmiş ve 2008 toplam turizm geliri yaklaşık 22 Milyar dolar olarak belirlenmiştir. Dünya üzerinde turizm de dolaşan para 2008 yılı için yaklaşık 1 Trilyon dolar olmasına karşın bunun sadece yaklaşık %2‘si olan 22 milyar dolar Türkiye de kalmıştır. ABD‘ye bakıldığında turizm geliri 100 milyar dolara yaklaştığı, Fransa ve İspanyanın 80 Milyar dolar civarında olduğu görülmektedir. Türkiye‘mizin turizm gelirlerini arttırması için turizmi değişik alanlara yayması yani çeşitlendirmesi gerekmektedir.

Dünyamız 4,5 milyar yaşında olup üzerinde korunması gerekli olan jeolojik oluşumlar vardır. Ülkemizin jeolojik yapısı hem ilgi çekici hem de zengin jeolojik oluşumları içinde barındıran bir yapıdadır. Ürgüp-Göreme yöresindeki peri bacaları, zelve, ıhlara, göreme vadileri, Pamukkale travertenleri, yöremizdeki Karaca, Çal Mağaraları, heyelan neticesinde oluşmuş Uzungöl ve Seragölü, Rize Kaçkar Buzul Gölleri, Gümüşhane Artabel Buzul Gölleri, Gümüşhane Gökdere Vadisindeki Fosil yatakları gibi jeolojik oluşumlar birer doğa harikasıdır. Jeolojik miras, yerkürenin jeolojik geçmişine ilişkin belge niteliğine sahip, görsel güzelliği de olabilen, kaybolması durumunda yerine konulamayacak, yok olma tehdidi altındaki her türlü jeolojik oluşumlardır.

Bizlerin temel görevi gelecek kuşaklarımıza bu jeolojik mirası yağmalanmamış ve tahrip edilmemiş şekilde bırakmak olmalıdır. Temel uğraşısı doğayı insanlığın yararına dönüştürme olan jeoloji mühendislerinin bu konuda sorumluluğu daha da büyüktür. Kendi laboratuarı olan doğayı araştıran, inceleyen ve yorumlayan jeoloji mühendislerinin doğayı korumak gibi bir görevi de vardır. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından 2007-2009 dünya yer yılı olarak kabul edilmesi bu konunun önemine vurgu yapılmasının en çarpıcı örneğidir.

Gümüşhane-Karaca Mağarası bir jeolojik mirastır. Jeoturizm açısından Karaca Mağarası yılda biletli 50-60 bin yerli-yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. Jeolojik miras ve jeoturizm konusunda halkın eğitilmesi geleceğe yönelik çok yönlü bir yatırım olacaktır. Doğu Karadeniz bölgesinde bilimsel olarak ilk incelenen mağara Karaca mağarasıdır. KTU Jeoloji Mühendisliği Bölümü tarafından yapılan araştırma ile 1990 yılından 1994 yılına kadar Trabzon, Gümüşhane ve Bayburt illerini kapsayan bir alanda yirmiye yakın mağara incelenmiş ve bunlardan turizme kazandırılabilir nitelikte olanlar belirlenmiştir. Doğu Karadeniz Bölgesi kısa süren yaz mevsimi dolayısıyla deniz turizmi için uygun değildir. Ancak tarihi mekânların yanı sıra yayla turizmi ve mağara turizmi göz önüne alındığında önemli bir potansiyele sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.

Doğu Karadeniz Bölgesi yıllardan beri birçok uygarlığa beşiklik etmesine rağmen kentimizi tanıtacak bir arkeoloji müzesi, Doğa tarihi müzesi yoktur. Oysaki çağdaş bir kentte olması gereken en önemli mekân Doğa tarihi müzesidir. Doğa tarihi müzeleri, ülkesinde, komşu ülkelerde ve dünyanın her yerindeki bitki ve hayvan örnekleri ile fosilleri, kayaçları, mineralleri, jeolojik oluşumları, uluslar arası standarda göre koruyan, bunlar üzerinde bilimsel çalışmalar yapılması için yerli ve yabancı bilim adamları ile amatör doğa bilimcilerin yaralanmasına sunan müzelerdir.

Jeoturizm konusunda hedefler ve yapılması gerekenler noktasında ciddi bir planlama, zaman geçirilmeden yapılmalı ve bu planlamanın temelinde fikir zenginliğini yaratacak zemin mutlaka sağlanmalıdır. 11 NİSAN 2009

Semih PEKER

Şube Başkanı

 

Okunma Sayısı: 3136
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası