TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
RİZE İLİ PAZAR İLÇESİNDE MEYDANA GELEN HEYELAN YERİNDE İNCELENMİŞ VE BASINA AÇIKLAMA YAPILMIŞTIR.

 

BASIN AÇIKLAMASI 

DOĞA OLAYI OLAN HEYELAN ARTIK CAN ALMASIN

Rize ili ve çevresinde 18 Eylül 2008 tarihinde akşam saatlerinde başlayıp gece boyunca süren sağanak yağışlar sonucunda özellikle Pazar İlçesi‘nde birçok heyelan ve sel olayları meydana gelmiştir. Pazar İlçesi Soğuksu Mahallesi‘nde meydana gelen heyelan sonucu maalesef iki vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Doğu Karadeniz Bölgesi‘nin jeolojik, topoğrafik, tektonik yapısı ve iklimsel özellikleri nedeniyle çok sayıda afet olayının (taşkın ve heyelan) meydana geldiği ve bu olaylar neticesinde yüzlerce vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, çok sayıda vatandaşımızın yaralandığı, konutlarımızın yıkıldığı, önemli miktarda tarım arazisinin zarar gördüğü bir gerçektir.

Toplam afetler içinde heyelan olayına bağlı ölüm yüzdesi oranı ülkemizde %15 iken dünyada bu rakam %1,5‘i geçmemektedir. Buradan bizlerin tesadüfen yaşadığı, onların ise tesadüfen öldüğü sonucu çıkmaktadır.

Türkiye‘de heyelanlardan etkilenen yerleşim birimlerinin dağılımına bakıldığında, bunların yaklaşık % 35‘inin Karadeniz Bölgesi‘nde olduğu göze çarpmaktadır. Afet İşleri Genel Müdürlüğü‘nün 1950-2008 yılları arasındaki verilerine göre Trabzon ilinde 1145 adet heyelan olayı 306 adet yerleşim biriminde meydana gelmiş ve bu heyelanlara bağlı olarak 3960 adet konutun nakline karar verilmiştir.  Trabzon ili bu verilere göre Türkiye‘de heyelan nedeniyle en fazla konut nakli verilen ildir. Rize ilimiz ise 1100 adet heyelan olayı ile ülkemizde Trabzon‘dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.

Rize Afet Bilgi Sistemi Jeoloji Çalışma Grubu, Mayıs 2008‘de yapmış olduğu detaylı çalışma ile Rize ilinin Genel Heyelan Potansiyel Haritası‘nı hazırlamıştır. Bu çalışma ile Rize ilinin % 75‘inin orta-yüksek heyelan riski altında olduğu belirlenmiştir. Buradan anlaşılacağı gibi canlı bir topoğrafyaya sahip olan Rize ilinde yapılacak olan her türlü yapılaşmada jeolojik ve jeoteknik etütler ile sondajlı zemin etütleri çok büyük önem arz etmektedir.

 Jeoloji Mühendisleri Odası olarak 19 Eylül 2008 tarihinde olay mahallinde yaptığımız incelemelerde; heyelan sahası ve çevresinin yaklaşık % 35‘lik bir eğime sahip olduğu, jeolojik-jeomorfolojik yapının heyelana elverişli olduğu, bununla birlikte ayrışma oranı yüksek ve dayanımı düşük ana kaya üzerinde kil içeriği yüksek ve konsolide olmamış nitelikteki malzemenin aşırı yağışlara bağlı olarak su içeriğinin artmasıyla eğim aşağı hareket ettiği tespit edilmiştir. Heyelandan etkilenen binaların yapım aşamasında arsa düzenlemesi sonucunda yamaçta yaklaşık 15 metre yüksekliğinde kazı şevlerinin oluşturulduğu ve bu şevlerin de yeterli dayanma yapıları ile desteklenmediği belirlenmiştir. Zaten heyelan riski taşıyan bu tür şevlerde, gerekli jeolojik ve jeoteknik araştırmanın yapılmaması ve buna bağlı olarak gerekli önlemlerinin projelendirilmemesi (istinat duvarı, kademelendirme, ankraj ve bulonlama gibi) sonucu bir doğa olayı olan heyelan afete dönüşmüş ve bu felaket gerçekleşmiştir. Bu felaket sonucunda, kayan malzeme 10 katlı binanın ilk 2 katının yamaç yönündeki duvarlarını yıkarak bina içine girmiş ve heyelan malzemesi altında kalan genç bir vatandaşımız ve bebek yaşta bir çocuk hayatını kaybetmiştir.

İşin bir diğer tarafı ise, bu olay bize aynı mevkide 13 yıl önce meydana gelen başka bir heyelan olayından ders almadığımızı hatırlattı. Aynı bölgede 1995 yılında meydana gelen heyelan sonucunda inşaat halinde çok katlı bir bina tamamen yıkılmıştı. Sonraki yıllarda heyelanın nedenleri irdelenmeden ve bölgede gerekli jeolojik ve jeoteknik etütler yapılmadan, yarım kalan diğer inşaatlar tamamlanmış hatta yeni inşaatlar yapılarak iskâna açılmıştır. Daha önce meydana gelen heyelan olayı sonrası bölgede sondaja dayalı jeolojik ve jeoteknik etütler yapılsaydı ve bu rapor sonucunda önerilen önlemler ve tedbirler (istinat duvarı inşası, şev kademelendirilmesi, drenaj önlemleri, vb) alınmış olsaydı bu üzücü olay meydana gelmeyecekti.

Bununla birlikte bölge nüfusunun artmasının beraberinde getirdiği yeni konut ihtiyaçları, yerleşim yeri olarak heyelan riski taşıyan alanların seçilmesi sonucunu doğurmakta, bu da büyük ölçüde can ve mal kayıplarını beraberinde getirmektedir. Son olarak yaşadığımız bu üzücü olay da bu durumu bir kez daha acı bir şekilde yüzümüze vurmuştur.

Yaşam alanlarımızı seçerken doğayla savaşmak, doğayı karşımıza almak yani doğaya kafa tutmak yerine, doğayla uyumlu mühendislik projeleri üretmek zorunda olduğumuzu bu olay bize bir kez daha hatırlatmıştır.

YETER ARTIK! Doğa Olayları Afete Dönüşmesin...

  

Semih PEKER

Jeoloji Mühendisleri Odası

Trabzon Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 3142
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası