TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
ŞUBEMİZDE 10 MAYIS 2008 TARİHİNDE CUMARTESİ SÖYLEŞİLERİ PROGRAMI ADI ALTINDA CUMARTESİ SÖYLEŞİSİ-3 "KATI ATIKLAR VE ÇEVRE" KONULU SUNUM YAPILMIŞTIR.

ŞUBEMİZDE 10 MAYIS 2008 SAAT:14.00 DE "CUMARTESİ SÖYLEŞİLERİ" PROGRAMLARINDAN BİRİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ. "KATI ATIKLAR VE ÇEVRE" KONUSUNUN MASAYA YATIRILDIĞI SUNUMU ŞUBE YÖNETİM KURULU ÜYEMİZ KTÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ YRD. DOÇ. DR. HAKAN ERSOY YAPMIŞTIR. SUNUMUN ARDINDAN BASINA AÇIKLAMA YAPILMIŞTIR.

 

 ">BASIN AÇIKLAMASI

Ülkemiz hızla büyümekte ve endüstrileşmektedir. Bu büyüme, endüstrileşme ve nüfus artışı giderek büyük boyutlara ulaşan çevre kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Bu durumun en önemli sebebi olarak, çarpık kentleşme ve düzensiz yerleşim göze çarpmaktadır. Bunun sonucunda da uygun teknoloji ve hizmet, yerleşim bölgelerine tam olarak götürülememekte ve sorunlar giderek artmaktadır.

Basit olarak, canlı ve cansız varlıkların tümünü üzerinde bulunduran dünya ve onu çevreleyen atmosfer şeklinde tarif edilebilen çevre, canlı ve cansız tüm varlıkların faaliyetlerinden direk olarak etkilenmektedir. Bu nedenle, doğadaki mevcut dengenin bozulması da kaçınılmazdır. Bu bozulmaların bir kısmı doğal olayların etkisi ile meydana gelse de insan faaliyetlerinin çok daha fazla bozucu etkiye sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Çevre kirliliğinin tamamen engellenmesi mümkün olamayacağından, izlenecek en doğru yol, çevre kirlenmesinin ve doğal dengedeki bozulmaların kabul edilebilir sınırlar içinde kalmasını sağlayacak ve çevre kirliliğini minimuma indirgeyecek uygun kalkınma ve çevre programlarının geliştirilmesi olacaktır.

Çevre kirliliği su, hava, toprak, görüntü ve gürültü kirliliği şeklinde beş ana gruba ayrılabilir. Özellikle son yıllarda, başta çevre mevzuatı olmak üzere, yürürlükteki mevzuatlara aykırı olarak depolanan katı atıklar, en önemli çevre problemlerinden birini oluşturmaktadır. Uzun yıllar devam etmekte olan ve hiçbir ön çalışma yapılmadan gelişi güzel bir şekilde deniz sahiline, derelere ve boş arazilere depolanan katı atıklar, insan ve çevre sağlığını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Bu yüzden atıkların toplanması, taşınması, geri kazanımı ve bertaraf edilmesi çevre sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.

Çevre kirliliği hızla artmasına karşın, ancak son yıllarda katı atık yönetim kavramı ortaya çıkmıştır. Türkiye, çevre yönetimi konusunun anayasası içinde yer aldığı birkaç ülkeden biridir.

1982 yılında yürürlüğe giren anayasanın 56. maddesinde çevre yönetimiyle ilgili kararlar mevcuttur. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu, kirliliği kaynakta önleme, çevreye zarar verecek faaliyetleri yasaklama, çevresel etki değerlendirme çalışmalarını destekleme, doğal bölgeleri koruma, çevre yönetimiyle ilgili yönetmelikler çıkarma ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edici çevresel bir araç olarak kirlilik önleme fonunu oluşturma gibi bir dizi önlemi ortaya koymaktadır. Çevre Kanunu‘nun etkin bir şekilde uygulanması için bütün yönetmelikler yürürlüğe sokulmuş, 1980‘li yıllarda, Hava Kirlenmesi Kontrolü, Su Kirliliği Kontrolü, Gürültü Kirliliği Kontrolü yönetmelikleri, 1991 yılında Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Buradan yola çıkarak, ülkemizde çevre kirliliğini önleyecek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlayacak yasal bir altyapının hemen hemen eksiksiz olduğu sonucunu çıkartmak mümkündür. Buna rağmen sorunlar teoride olmayıp, uygulama aşamasında ortaya çıkmaktadır. Bu da hızla artan ve gittikçe büyüyen çevre problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği‘ne göre katı atık, üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeler ve arıtma çamuru olarak tanımlanmıştır. Aslında çöp olarak atılan hemen hemen her şeyin bir kullanım imkanı vardır. Geri dönüşebilen atıkların kaynağında ayrılarak tekrar ekonomiye kazandırılması birçok gelişmiş ülkenin çevre politikası içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle atık yönetim kavramının iyi bir şekilde uygulanması, katı atıklardan kaynaklanan çevre kirliliğini asgari düzeye indirgeyeceği gibi, ülke ekonomisine de katkıda bulunacaktır.

Katı atık yönetimi kavramının ortaya çıkmasıyla beraber çeşitli atık bertaraf stratejileri geliştirilmiştir. Bunlar genel olarak yakma, düzenli depolama, kompostlaştırma, anaerobik çürütme, pulverisasyon, piroliz ve geri kazanım uygulamalarıdır.

Yakma, kompostlaştırma ve geri kazanım yöntemlerinin yaygın olduğu ülkelerde bile bu uygulamalardan sonra geri kalan atık maddeler için de depolama ihtiyacı bulunmaktadır (Ekinci, 1990). Bu nedenle, seçilen bertaraf yöntemi ne olursa olsun, düzenli depolama işlemi tüm bertaraf uygulamalarının vazgeçilmez bir unsurudur. Düzenli depolama uygulamalarında ise en önemli unsur depolama yapılacak uygun alanın seçimidir.

Sonuç olarak, ülkemizde uygun yerleşim yerleri sağlamak, iyi projelendirilmiş alt yapı sistemleri kurmak, arıtma tesislerine hız vermek, su havzalarının yönetim planlarını hazırlamak, kirletici özelliği yüksek sanayi kuruluşlarını yerleşim bölgelerinden yeterli uzaklıklarda kurmak, temiz enerji yöntemlerine yönelmek, atık miktarını azaltmak ve geri kazanımını sağlamak için gerekli düzenlemeler yapmak uygun ve kaçınılmaz çözüm alternatifleri olacaktır.10.05.2008

Semih PEKER

JMO Trabzon Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 3155
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası