TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
15-22 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA KUTLANACAK OLAN TURİZM HAFTASI NEDENİYLE ŞUBEMİZDE DÜZENLENEN "JEOLOJİK MİRAS VE JEOTURİZM" KONULU SUNUMUN ARDINDAN ŞUBE BAŞKANI SEMİH PEKER BASINA AÇIKLAMA YAPMIŞTIR.

TURİZM HAFTASINA GİRERKEN

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI TRABZON ŞUBESİNDEN

JEOTURİZM ÜZERİNE BAKIŞ

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında Turizm Haftasını kutluyoruz. Biz demokratik kitle örgütü olan Jeoloji Mühendisleri Odası olarak mesaimizi ülkemizin, toplumumuzun ve halkımızın refah ve huzur seviyesini arttırmak için yapılması gerekenler noktasında hizmetlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Bu bilinçle turizm haftasının önemine vurgu yapmak istedik.

Bilindiği gibi turizm; dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan aktivitelerdir. Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü olan, çok sayıda medeniyetleri içinde yaşatmış, zengin bir kültürel geçmişe, tarihi eser ve anıtlara sahip, 8300 km denize kıyısı olan, eşsiz doğa güzelliklerini, zengin bitki örtüsünü, kumsallıkları içinde barındıran, yedi bölgesiyle aynı zamanda değişik mevsimlerin yaşandığı ılıman bir iklime sahip ülkemizi 2007 yılında yaklaşık 23,5 milyon yabancı turist ziyaret etmiş ve bu yabancı turistlerden ülkemiz 14 milyar dolar gelir elde etmiştir. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ülkemize yaptıkları ziyaretlerden elde edilen gelirler de eklendiğinde 2007 toplam turizm geliri yaklaşık 18,5 Milyar dolar olarak belirlenmiştir. Dünya üzerinde turizm de dolaşan para 2007 yılı için yaklaşık 1 Trilyon dolar olmasına karşın bunun sadece yaklaşık %2‘si olan 18,5 milyar dolar Türkiye de kalmıştır. ABD‘ye bakıldığında turizm geliri 2007 yılında 100 milyar dolara yaklaştığı, Fransa ve İspanyanın 80 Milyar dolar civarında olduğu görülmektedir. Türkiye‘mizin turizm gelirlerini arttırması için turizmi değişik alanlara yayması yani çeşitlendirmesi gerekmektedir.

Önceleri sadece tatil ve kültür turizminden söz edilirken, şimdilerde spor turizmi, konferans turizmi gibi turizmler de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ülkemiz tarih, sanat, kazıbilim (Arkeoloji) Kültür ve halkbilim (Folklor) değerleri yönlerinden ilgi çekici turistik özelliklere sahiptir. Üç yanımızın denizlerle kaplı olması Deniz turizmi açısından önemli gelişmeler yaşanmasına sebep olmuştur. Kış sporları turizmi, kaplıca turizmi de son yıllarda hız kazanmıştır. Didim, Efes, Side, Perge, Aspendos gibi antik kentlerimiz tarihsel, kazı bilimsel etnografik yapıların sergilendiği çok sayıda müzeler vardır.

Dünyamız 4,5 milyar yaşında olup üzerinde korunması gerekli olan jeolojik oluşumlar vardır. Ülkemizin jeolojik yapısı hem ilgi çekici hem de zengin jeolojik oluşumları içinde barındıran bir yapıdadır. Ürgüp-Göreme yöresindeki peri bacaları, zelve, ıhlara, göreme vadileri, Pamukkale travertenleri, yöremizdeki Karaca, Çal Mağaraları, heyelan neticesinde oluşmuş Uzungöl ve Seragölü, Rize Kaçkar Buzul Gölleri, Gümüşhane Artabel Buzul Gölleri, Gümüşhane Gökdere Vadisindeki Fosil yatakları gibi jeolojik oluşumlar birer doğa harikasıdır. Jeolojik miras, yerkürenin jeolojik geçmişine ilişkin belge niteliğine sahip, görsel güzelliği de olabilen, kaybolması durumunda yerine konulamayacak, yok olma tehdidi altındaki her türlü jeolojik oluşumlardır.

Bizlerin temel görevi gelecek kuşaklarımıza bu jeolojik mirası yağmalanmamış ve tahrip edilmemiş şekilde bırakmak olmalıdır. Temel uğraşısı doğayı insanlığın yararına dönüştürme olan jeoloji mühendislerinin bu konuda sorumluluğu daha da büyüktür. Kendi laboratuarı olan doğayı araştıran, inceleyen ve yorumlayan jeoloji mühendislerinin doğayı korumak gibi bir görevi de vardır. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) tarafından 2007-2009 dünya yer yılı olarak kabul edilmesi bu konunun önemine vurgu yapılmasının en çarpıcı örneğidir.

Jeolojik miraslar her ülkenin kendi doğal zenginlikleridirler. Jeolojik miras teriminden; bölgemizdeki mağara sistemleri, krater ve buzul gölleri, kıyı ve kumul yapıları, fosil alanları, volkanik oluşumlar, kanyonlar, kıvrımlı ve kırıklı yapılar ile nadir kayaç ve mineral topluluklarının varlıkları anlaşılması gerekir. Bu zenginlikler açısında Anadolu büyük bir Jeoloji Parkı niteliğindedir.

Bu potansiyelin ekonomik güce nasıl daha fazla katkı sağlayabileceği noktasında çok zengin bir tartışma ortamı sağlanmalıdır. Buradan çıkacak ilginç ve etkili çözüm önerileri; doğal zenginliğimizin hem korunup hem de ülkemizin turizm gelirlerine daha fazla katkı yapmasını sağlayacaktır. Jeolojik miras üzerinde ülkemizin ciddi bir envanter çalışması ve yol haritasının olması gerekir. Bu konuda MTA, Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve sivil toplum örgütleri tarafından Türkiye‘nin Jeolojik Miras envanterinin çıkarılması için proje yürütmesi sevindiricidir.

Jeositlerin ve jeolojik mirasın yeterince tanıtılmasının hem ekonomik hem de kültürel getirisi olacaktır. Bir örnek vermek gerekirse Gümüşhane-Karaca Mağarası bir jeolojik mirastır. Jeoturizm açısından Karaca Mağarası yılda biletli 50.000 yerli-yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. Jeolojik miras ve jeoturizm konusunda halkın eğitilmesi geleceğe yönelik çok yönlü bir yatırım olacaktır. Milli Parkların ve bunlara bağlı Jeositlerin gezilmesi ve buralardaki doğal varlıkların görülmesi en etkili doğa, doğa koruma ve kullanma eğitimidir. Böyle bir eğitimin gereği gittikçe daha çok fark edilmekte, bütün dünyadaki jeoparkların sayıları arttırıldığı gibi ulusal ve uluslar arası kuruluşlar, yerküre eğitimini arttıran çalışmalar yapmaktadırlar. Yerbilimleri, bize doğa korumayı ve gelecek nesillerin yaşama hakkına saygı duymayı öğretir. Doğa koruma konusunda bütün kurum, kuruluş ve insanlar sorumluluk altındadırlar.

Jeoturizm konusunda hedefler ve yapılması gerekenler noktasında ciddi bir planlama, zaman geçirilmeden yapılmalı ve bu planlamanın temelinde fikir zenginliğini yaratacak zemin mutlaka sağlanmalıdır. 12 NİSAN 2008

Semih PEKER

Jeoloji Mühendisleri Odası

Trabzon Şube Başkanı

 

Okunma Sayısı: 3155
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası