TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
17 Haziran: Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
"Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi`nin" 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana her yıl, ülkemizde ve dünyada çölleşmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek maksadıyla "Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü" etkinlikleri düzenlenmektedir.

"Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi`nin" 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana her yıl, ülkemizde ve dünyada çölleşmeyle mücadelenin önemine dikkat çekmek maksadıyla "Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü" etkinlikleri düzenlenmektedir. Her yıl farklı bir tema ile kutlanan Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün bu yılkı teması kadınlar üzerinden verilerek, “Onun (kadınların) toprağı. Onun (kadınların) Hakları (Her land. Her Right)” olarak sloganlaştırılmıştır.

Her yıl 17 Haziran`da kutlanan Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde, çölleşme ve kuraklığın yarattığı zorluklar konusunda farkındalık yaratmak ve bu sorunlarla mücadele için küresel çabaları teşvik etmek amaçlanmaktadır. Bu yılki etkinliklerde sürdürülebilir arazi yönetiminde kadınların rolü ve önemi vurgulanmıştır. Dünyadaki tarımsal iş gücünün yaklaşık yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Çölleşme ve kuraklıktan da en çok kadınları etkilemektedir. Kadınlar, toprağın işlenmesinde için hayati bir öneme sahip olmasına karşılık toprağın sahiplik hakkı veya iş gücünde eşit ücret gibi konularda erkeklerin arkasında kalmaktadır. Bugün, dünya çapındaki toprakların beşte birden daha azı kadınlarındır. Bu etkinlik yılında, kadınların toprak üzerindeki haklarını korumak, geliştirmek ve sürdürülebilir arazi yönetiminde daha güçlü kadın liderliği ve karar verme gücünü teşvik etmek için gerekli politikalar ile eylemlerin yaşama geçirilmesi için kamuoyu bilinçlendirme kampanyası başlatılmıştır.

Çölleşme, geniş kapsamlı sonuçları olan acil bir çevre sorunudur. İklim değişikliği ve insan faaliyetlerinin neden olduğu kurak alan ekosistemlerinin kalıcı olarak bozulması anlamına gelir. Yanlış tarım uygulamaları (aşırı gübreleme, aşırı ilaçlama ve aşırı sulama gibi), aşırı otlatma, ormansızlaşma bir zamanlar verimli olan toprakların çöllere dönüşmesine neden olur. Çölleşme, yalnızca mevcut çöllerin genişlemesi değildir, kurak alan ekosistemlerinin bozulmasıyla da oluşur. Bu sürecin hızlanmasında insan faaliyetleri önemli bir rol oynamaktadır. Yanlış tarım uygulamaları topraktaki besin maddelerini tüketir, madencilik faaliyetleri ekosistemleri bozar ve hayati ağaç, bitki örtüsü yok olur. Sonuç olarak, rüzgar ve su ile şiddetlenen toprak erozyonu, toprağı daha da bozar ve onu çöl benzeri koşullara dönüştürür.

Çölleşmenin biyolojik çeşitlilik, eko-güvenlik, yoksulluğun ortadan kaldırılması, sosyo-ekonomik istikrar ve sürdürülebilir kalkınma üzerinde ciddi etkileri vardır. Kurak alanlar kırılgandır ve bozuldukça insanlar, hayvanlar ve çevre için sonuçları giderek daha yıkıcı hale gelir. Önümüzdeki on yılda yaklaşık 50 milyon insanın çölleşme nedeniyle yerinden olabileceği tahmin edilmektedir.

Çölleşmenin azaltılması ve tersine çevrilmesi için şu kritik önlemler alınabilir:

1-Ağaç dikip ve ormanları canlandırarak, toprağı ve suyu tutmak ve biyolojik çeşitliliği korumak.

2-Su tasarrufu teknikleri geliştirmek, yağmur suyu hasadı ve tuzdan arındırma dahil olmak üzere etkili su yönetim teknikleri kullanarak kurak bölgelerdeki su kıtlığını azaltmak.

3-Toprak koruma teknikleri ile (kum çitler, barınak kuşakları ve rüzgar kırıcılar gibi) toprağı erozyondan korumak. Ekim ve malçlama yoluyla toprağı zenginleştirmek, nemin korunmasına ve verimliliğin artmasına yardımcı olmak.

4-Çiftçiler tarafından yapılacak doğal yenileme ile yerli ağaçların filizlenip büyümesine izin vererek, çalı sürgünlerinin seçici budaması tekniğinin kullanılması. Bu teknik ile, bozulmuş arazilerin eski haline getirilmesini, su tutulmasının iyileştirilmesini ve buharlaşmanın azaltılmasını sağlamak.

Hava ve su kadar toprak da yaşam için gereklidir. Küresel iklim değişikliği, ülkemizin de aralarında bulunduğu birçok ülkeyi tehdit etmektedir. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık dörtte üçünden fazlasının kuraklıktan etkileneceği ön görülmektedir. Bugün için bile su zengini olmayan ülkemizin, gelecek için önlemlerini şimdiden alması gerekmektedir. Nesillerimizin devamı bugün alacağımız önlemlere bağlıdır. Çocuklarımızın çocukları ve onların çocukları için toprağımızı koruyalım(Prof.Dr.Cüneyt Şen).

Güzel günler dileğiyle.

https://www.kuzeyekspres.com.tr/17-haziran-dunya-collesme-ve-kuraklikla-mucadele-gunu

 

Okunma Sayısı: 3143
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası