TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
DEPREMLERİN ŞİDDETİ VE BÜYÜKLÜĞÜ BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
Deprem haberleri verilirken depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü kavramları sıkça kullanılmış, çoğu zaman da bu iki kavram bir biriyle karıştırılmıştır.  Peki, depremin büyüklüğü ve şiddeti ne anlama gelir? Bu iki kavram arasında ne fark vardır?

6 Şubat 2023`te dokuz saat arayla meydana gelen, merkez üsleri Kahramanmaraş`ın Pazarcık ve Ekinözü ilçesi olan, 7,8  ve 7,5 magnitüd  büyüklüklerindeki iki depremle beraber bölgedeki on ilimiz etkilenmiştir. Depremlerin ardından bölgede büyüklüğü 6,7 magnitüd büyüklüğe kadar varan yaklaşık 14.000 artçı sarsıntı gerçekleşmiş ve bir süre daha bu artçı depremlerin sürmesi beklenmektedir.

Deprem haberleri verilirken depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü kavramları sıkça kullanılmış, çoğu zaman da bu iki kavram bir biriyle karıştırılmıştır.  Peki, depremin büyüklüğü ve şiddeti ne anlama gelir? Bu iki kavram arasında ne fark vardır?

Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılığı ile değişebilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.

Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan “Şiddet Cetvelleri”ne göre değerlendirilmektedir. Günümüzde kullanılan “Mercalli Cetveli” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik” şiddet cetvelleri romen rakamı ile I den XII’e kadar oniki  şiddet derecesine ayrılmıştır. Şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler. VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.

Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, yeraltında oluşan kırılmanın yer üzerindeki izdüşümünden 100 km uzaklıkta sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla kaydedilmiş zemin hareketinin mikrometre cinsinden (1 mm = 1000 mikrometre) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır.

Deprem büyüklüğü ölçüsü 1 ile 9 arasında değişmektedir. Büyüklükteki her birim artış için, salınan enerjide kabaca otuz kat artış olur. Örneğin, 6.0 magnitüd büyüklüğünde bir deprem, 5.0 magnitüd büyüklüğünde bir depremden yaklaşık 32 kat daha fazla enerji açığa çıkarır. 7.0 magnitüd büyüklüğünde bir deprem, 5.0 magnitüd büyüklüğünde bir depremden 1.000 kat daha fazla enerji açığa çıkarır. 8.6 magnitüd büyüklüğündeki bir deprem, İkinci Dünya Savaşı`nda kullanılan büyüklükteki 10.000 atom bombasına eşit enerji açığa çıkarır.  Bugüne dek kaydedilen en büyük magnitüdlü depremler 31 Ocak 1906’da Kolombiya-Ekvator’da ve 2 Mart 1933’de Sanriku-Japonya’da olan depremlerdir ve bu depremlerin büyüklüğü 8.9 magnitüd olarak ölçülmüştür. Her yıl yaklaşık 500 bin depremin meydana geldiği ve bunlardan yaklaşık 100 bin tanesinin insanlar tarafından hissedilir olduğu tahmin edilmektedir.

Dünyamızın kabuğu yap-boz benzeri yedisi büyük olmak üzere onlarca irili ufaklı plakadan oluşmuştur. Ülkemiz güneyde Afrika ve Arap plakaları ile kuzeyde Avrasya Plakası arasında yer alır. Milyonlarca yıldır Afrika ve Arap plakası tarafından yaklaşık olarak güneyden kuzeye doğru sıkıştırılan Anadolu’da binlerce kırık meydana gelmiş ve her bir kırılma büyüklükleri bir birinden farklı depremlere neden olmuştur. Başta MTA olmak üzere, kamu kuruluşlarında ve üniversitelerimizde çalışan yer bilimciler son elli yıldır bu kırıkları haritalamakta, oluşan depremlerle bu kırıkların aktif olup olmadığını test etmektedir. Zaman zaman yapılan bu çalışmaların  sonuçları kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Ancak, son yaşanan depremler, ülkemizin depremlere çok hazır olmadığını göstermiştir. Deprem gerçeğine daha duyarlı olunması gereğini bir kez daha hatırlatarak, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz (Prof.Dr.Cüneyt Şen).

Güzel günler dileğiyle.   

 

https://www.kuzeyekspres.com.tr/depremlerin-siddeti-ve-buyuklugu

 

Okunma Sayısı: 3137
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası