Antropojenik kelimesi, doğada insanoğlunun neden olduğu olumsuz etkileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Taşları silah olarak kullanmaya başladığımız, ateşi keşfettiğimiz ilk çağlardan bu yana doğayı kirletiyoruz. Ancak, sanayi devrimi ile başlayan çevre kirliliği günümüzde artık doğaya doğrudan müdahale seviyelerine ulaştı. Bu olumsuz müdahalelerin en ciddi sonuçlarını iklim değişikliği ve bazı canlı türlerindeki kitlesel yok oluşları olarak görmekteyiz.

Yaşamımızın her anında kullandığımız büyük veya küçük her türlü alet-edevatın, makinaların; yaşadığımız mekanların, ulaşım sağladığımız yolların yapımı için her gün milyonlarca ton yer kabuğu malzemesi işlenmektedir. Kum ve taş ocaklarından, endüstriyel hammadde ocaklarına, metalik maden sahalarından kömür, petrol-doğal gaz sahalarına bu faaliyet yirmi dört saat kesintisiz devam etmektir. Rahat ve konforlu yaşamın bedeli olarak her faaliyet alanında ister istemez hava, su, toprak kirliliği oluşmaktadır.

Madencilik sektörü antropojenik kirlilikte geçmiş çağlarda olduğu gibi günümüzde de en ön sıralarda yer alır. Sektörde, tenörü tonda birkaç yüz kilogram ile birkaç gram arasında bulunan cevheri çıkartmak için milyonlarca ton kayaç yerinden sökülüp kırılmakta, öğütülmekte ve bazen kimyasal işlemden geçirilmektedir. Bu işlemlerin sonucu oluşan devasa kütleler çoğu zaman kısa sürede rehabilite edilememektedir. Rehabilitasyon çalışmalarının ya hiç yapılmadığı ya da eksik yapıldığı maden sahalarının varlığı dolayısıyla insanlar yakın yörelerinde maden sahalarının işletilmesine mesafeli yaklaşmaktır. Madencilik faaliyetleri sonucu oluşabilecek olumsuz etkilerden dolayı endişe duyulmaktadır. Doğaya minimum etkisi olan maden aramacılık faaliyetleri bile bunun için zaman zaman tepkiyle karşılanmaktadır.

Modern yaşamın devam etmesi için ekonomik değere sahip mineraller istesek de, istemesek de çıkartılmaya devam edecektir. Bu işlemlerin yakınımızda ya da uzağımızda olmasının aslında hiçbir farkı yoktur. Bu işlem nerede olursa olsun ekosistemimiz bundan etkilenmektedir. Yakınımızdaki işlemlerden doğrudan etkilenirken, uzaktaki işlemeden dolaylı olarak etkilenmekteyiz. Burada önemli olan konu madencilik işlemlerinde oluşan antropojenik etkinin her nerede olursa olsun minimuma indirilmesi olmalıdır. Maden şirketlerinin her nerede olursa olsun çevre duyarlılığının aynı olması bir insanlık sorunudur. Çünkü tek bir dünya, tek bir ekosistem var. Bu sistemin bozulması hepimizi derinden etkileyecektir.

ŞİRAN SEMPOZUMU

Gümüşhane Şiran Dernekler Federasyonu’nun (ŞİDEF) öncülüğünde yapılan “Şiran Sempozyumu” 5-6 Kasım tarihlerinde İstanbul Sarıyer Belediyesi’nin Maslak’taki Boğaziçi Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi.

KTÜ öğretim üyesi Oktay YILDIZ’ın organize ettiği bilimsel oturumlarda, Şiran insanını ve ekonomisini doğrudan ilgilendiren konular üzerinde bildiriler sunuldu. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof Dr. H.İbrahim ZEYBEK “Şiran’da Coğrafya-Nüfus ve Göç” konularını; KTÜ öğretim üyesi Prof Dr. Oktay YILDIZ “Şiran’da Sosyo Ekonomik Yapı ve Kalkınma Modelleri”ni; KTÜ öğretim üyesi Prof Dr. Cüneyt ŞEN “Şiran’da Madencilik”; Tokat GOP Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. Alpaslan DEMİR ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hamza EKMEN “Şiran Tarihi ve Değerleri Odağında

Turizm”; KTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Dilek BEYAZLI “Şehirleşme Kültürü, Altyapı ve Ulaşım” ve Gümüşhane Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr Halil YOLCU “Şiran’da Tarım ve Hayvancılık” konularını içeren sunumlarını yaptılar

Sempozyumda Sarıyer Belediye başkanı Şükrü GENÇ, Şiran Belediye Başkanı Mutlu ÖZEL, ŞİDEF Başkanı Serkan KAYA ile siyaset ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Şiran paydasında birlik-bütünlük mesajları verdi(Prof. Dr. Cüneyt Şen).

Güzel günler dileğiyle.

Sorunlarını ortaya koymak ve bunlara bilimsel çözümler aramak için bilimsel sempozyum düzenleyen Şiranlıları kutluyorum. Başarılı geçen sempozyum ile ilgili detaylı bilgilere https://sidef29.org/ internet sayfasından ulaşılabilir.