TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
`EKONOMİK JEOLOJİ VE ÇEVRE -2` BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
Yeni madencilik faaliyetlerinin geliştirilmesinin çevresel etkisinin genel bir değerlendirmesi için, tüm madencilik alanları ele alınarak irdelenmeli ve çevresel zararlar azaltılmalıdır.

İşletme aşamasına gelmiş bir maden sahasında bir işletme tesisi ve çoğu metal madeninde yakınlarda bulunan bir eritici vardır. Yeni madencilik faaliyetlerinin geliştirilmesinin çevresel etkisinin genel bir değerlendirmesi için, tüm madencilik alanları ele alınarak irdelenmeli ve çevresel zararlar azaltılmalıdır. Madencilik faaliyetlerinde hasarlar incelendiğinde;

  • Arazi hasarı; yapılan madencilik faaliyetlerinde toprak yüzeyine verilen hasarı içerir, madenciliğe yönelme arttıkça bu hasar miktarı da doğal olarak artış gösterir. Son yıllarda toprağın ıslah derecesi hızla artmakta ve eski madenin, evsel ve diğer atıkların bertaraf edilmesi için kullanıldığı görülmektedir.
  • Toksik maddelerin salınımı; Metaller bizim kullandığımız kullanım alanlarıyla birlikte, diğer canlı organizmaların da ayrılmaz bir parçasıdır. Bununla birlikte, bazı metalik elementler canlı organizmaların temel bileşenleri olsa da, bunların eksiklikleri veya fazla olması hayata çok zarar verebilir. Doğal ortamdaki fazlalıklar, madenden veya atık yığınlarından çıkabilen maden sularına nüfuz ettiğinde ortaya çıkabilir. Bazı polimetalik sülfit cevherlerinde küçük miktarlarda çok yaygın olan ve gerçekte yan ürünler olarak geri kazanılan antimon, arsenik gibi bazı metaller, örneğin kadmiyum, civa ve metaloidler, özellikle de çözünür bir formda bile küçük miktarlarda bile oldukça toksiktirler. Canlı organizmalar tarafından absorbe edilebilir. Aynısı kurşun için de geçerlidir fakat yutulmadıkça ve neyse ki, doğada oluşan kurşun minerallerinin çoğu yeraltı suyunda çözünmez olduğu sürece, oldukça reaktif değildir. Siyanür, uzun süredir maden işleme tesislerinde kullanılmakta olup,  siyanürün kendisi, yakın yüzey katmanlarında ultraviyole ışığın etkisi altında parçalandığından bir sorun değildir. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerde yasalar, bu kimyasalı kullanan tüm endüstriyel işletmelerde siyanür nötralizasyon tesislerinin kurulmasını gerektirmektedir.
  • Asit madeni drenajı; maden sahalarında ortaya çıkan asit suları, hava, su ve bakteri varlığında sülfit minerallerinin, özellikle piritin oksidasyonunu sağlar. Bu nedenle kömür sahalarında veya cevher alanlarında gelişebilirler. Sülfürik asitler ve demir oksitler üretilir. Asit diğer minerallere saldırır, örneğin kadmiyum gibi toksik elementleri yerel ortama arsenik taşıyan solüsyonlar üretir. Bir madenin keşif, işletme ve kapanma aşamalarında asit suyu oluşumu meydana gelebilir.
  • Yasal önlemler; son yıllarda madencilik faaliyetlerinde birçok yasal önlemler alınarak gerekli mevzuatlar ortaya konulmuş olduğu gözükmesine rağmen kontrol mekanizmalarının özellikle ülkemizde yeteri kadar çalışmadığı görülmektedir.
  • Görünüm; geri dönüşüm ve ikame ve yeni malzeme teknolojisi gibi önlemler, maden sömürüsünün çevre üzerindeki etkisini azaltmada önemli rol oynayacaktır, ancak yakın gelecekte endüstri ile herhangi bir şekilde ilgilenen herkesin artan bir sorumluluk duygusu içinde olması dünyamızın geleceği için umut verici olacaktır. Metallerin güvenli bir şekilde üretilmesini, kullanılmasını, geri dönüştürülmesini ve imha edilmesini sağlayacak çevre ve sağlık politikaları ve uygulamaları bu yönde önemlilik arz etmektedir. Güzel günler dileğiyle…

 

https://www.kuzeyekspres.com.tr/ekonomik-jeoloji-ve-cevre-2-makale,20862.html

 

Okunma Sayısı: 3136
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası