TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
01-07 MART 2019 DEPREM HAFTASI BASIN AÇIKLAMASI

01-07 MART 2019 DEPREM HAFTASI
JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ
BASIN AÇIKLAMASI

“İnsan yerleşmelerini daha güvenli, daha sağlıklı ve yaşanabilir” kılmak, “gerekli planlama mekanizmaları ve kaynakları sağlayarak doğal afetlerin ve diğer acil durumların insan yerleşimleri üzerindeki etkilerini hafifletmek, afetten etkilenen yerleşimleri gelecekteki afetlerle ilgili risklere karşı korumak sosyal devletinin temel görevlerinden biridir.”(İstanbul Habitat ıı konferansı-1996) (*)

Yeryüzünde, günümüz doğa yapısının oluşmasında, depremler etkin doğa olaylarıdır. Sismik olarak aktif bölgelerde ardışık yıllarda oluşan depremler, etki alanındaki insan ve canlıların yok olmasına ve yapıların yıkılmasına neden olmuştur.

Ülkemiz, dünyanın en etkin deprem kuşaklarının birinin üzerinde bulunmaktadır. Yurdumuzun % 92’si deprem bölgesi içerisinde ve nüfusumuzun % 95’i ve sanayi kuruluşlarının % 75’i deprem tehlikesi altındadır. Ülkemizde olan yıkıcı depremler sonucu, son 50 yılda yaklaşık 60.000 insanımız hayatını kaybetmiş, 500.000 yapı yıkılmış veya ağır hasarlar oluşmuştur.

Antalya Bölgesinde tarihsel kayıtlara geçen çok sayıda yıkıcı depremle karşılaşılmıştır. MS 68 yılında Mısır civarındaki deprem sonucu oluşan tsunami etkisi ile meydana gelen dev dalgaların, Antalya`nın Kaş ve Kumluca ilçelerinde, Myra, Simena, Patara gibi birçok antik kenti sular altında bıraktığı bilinmektedir. MS 529-530 yıllarında Demre-Myra bölgesinde büyük bir deprem olmuş, bu depremde ortaya çıkan fay hattı boyunca yatay yer değiştirmenin Kekova yakınlarındaki Aperlae’da 7 metre olduğu görülmüştür. Bu deprem aynı zamanda Patara`yı, Xanthos`u ve sahil boyunca birçok antik yerleşimi etkilemiştir.

Antalya ve civarında 1900 yılı öncesinde oluşmuş tarihsel depremler, 31 Ocak 1741 Rodos Depremi ve 8-20 Mart 1743 tarihleri arasında, Antalya’da büyük yıkımların olduğu depremler olmuştur. Bu depremlerde, Antalya limanında hasar olmuş, çok sayıda ev çökmüş ayrıca birçok köyde büyük yıkımlar gerçekleşmiştir.

Antalya ve civar illerde olup Antalya ilini etkileyen ve aletsel büyüklüğü belirlenen depremler, 1911 yılında Antalya yerleşim alanlarında, 6.1 büyüklüğündeki deprem yivli minarenin şerefesinde hasar oluşturmuştur. 3 Ekim 1914 Burdur Depremi (Ms=7.0 ), 13 Ağustos 1922 Karpathos Depremi (Ms=7.0) önemli depremlerdendir. 18 Mart 1926 Finike Depremi (Ms=6.8) sonucunda on iki adalarda ve Finike ile Fethiye arasındaki kıyı bölgesinde geniş ölçekte hasar ve can kaybı olmuştur. Bu deprem Samos Santarin, Girit, Dinar ve Konya’da da hissedilmiş, Kıbrıs ve Suriye’de algılanmıştır. 1926 yılında, Kaş açıklarında 6.8 büyüklüğünde, 1931’de Antalya’ da 6.2 büyüklüğünde, 1957’de Fethiye’de 5.9 büyüklüğünde olan depremler Termessos’ta, antik Lidya kentinde büyük hasarlara neden olmuştur.

26 Haziran 1926 tarihinde Rodos Depremi (Ms=7.0), 20 Ocak 1941 Doğu Kıbrıs Depremi (Ms=5.9), 9 Şubat 1948 Karpathos Depremi (Ms=7.2) ve 10 Eylül 1953 Pafos Depremi (Ms=6.1) ilimizi etkileyen yıkıcı depremlerdendir.

Ege-Akdeniz Bölgesi illerinde etkili olan depremler ile Kaş ilçesi ve Kalkan civarındaki evlerin % 50’si oturulamayacak duruma gelmiştir. Bu depremler; 24 Nisan 1957 Fethiye Depremi (Ms=6.8), 25 Nisan 1957 Fethiye Depremi (Ms=7.2) olarak kayıtlara geçmiştir. Büyüklükleri yüksek olan bu depremler, artçı depremler olarak, zaman içerisinde sıklıkları ve şiddetleri azalarak bir süre daha devam etmişlerdir.

Bölgemizde Afrika plakasının kuzeye doğru hareketi ve Ege’deki açılma rejimi sonucu, Ege Adalar yayı ve Kıbrıs yayı adını verdiğimiz dalma zonları, değişik şiddette depremlerin oluşma nedenidir.

Günümüzde olan ve büyüklüğü 4,0 ve üzeri olan depremler ise;
5 Şubat 2019 Antalya-Finike (Arifköy) (4.1), 28 Eylül 2018 Antalya-Döşemealtı (Akkoç) (4.0), 11 Eylül 2018 Antalya- Döşemealtı (Ilıcaköy) (4.8), 3 Nisan 2018 2018 Antalya-Akseki (Çimiköy) (4.5) ve Antalya-Akseki (Yarbuz) (4.7), 13 Nisan 2018 Antalya-Akseki (4.2), 29 Eylül 2017 Antalya-Kepez (Kirişçiler) (4.6), 5 Şubat 2017 Antalya Akdeniz Körfezi (4.1), 24 Mart 2017 Antalya -Kaş Açıkları (4.0), 6 Ocak 2016 Antalya Körfezi (4.4), 7 Ekim 2015 Antalya-Demre (Kaleağzı) (5.5), 10 Ocak 2015 Antalya- Korkuteli (Başpıar) (4.5), 28 Aralık 2013 Antalya Körfezi (6.0) olarak güncel kayıtlara geçmiştir.

Antalya ilimizde, sismik olarak aktif bölgeler, Helenik-Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile Arnavut Burnu arasında kalan parçası ve Aksu bindirme fayı boyunca oluşmuş sismik alanlardır. Kıbrıs’ın güneyinden Antalya’ya ve İskenderun’dan Ege’ye doğru yer hareketinin yıllık 3 santimetreye kadar ulaştığı izlenmektedir. Antalya Körfezi’nin güneyi, Kumluca ve Manavgat arasında oluşan depremlerin Helenistik yayın birleşme noktalarında gerçekleşmesi, bu hattın aktif olduğunu göstermektedir. Geçmişte Antalya’da 7.0 ve üzerinde seviyelerde deprem ve buna bağlı olarak tsunami yaşandığı bilindiğine göre bu seviyede doğal afetlerin tekrarlanacağı gerçeğiyle, bölgemizde depreme karşı önlem almak zorunluluğu vardır.

Antalya’da çok sayıda bina depremde yıkılma riski taşımaktadır. Binaların büyük bir kısmı 1998 tarihinden önce yapılmış ve inşaat koşulları Antalya ilinin dördüncü derece depreme dayanıklı inşaat koşullarına uygun olarak yapılmıştır. Son yıllarda “AFAD” deprem verilerine göre Antalya’nın ikinci derece deprem bölgesinde yer alması, .( 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” ile sınırlar tekrar değişti) bu bina stoku için risk oluşturmaktadır. Ayrıca Antalya’da deprem olmadan da taşıma güçlerini kaybeden çok sayıda binalar bulunmaktadır. Bu binalar bulunduğu bölgelerin parsel bazında değil ada bazında kentsel dönüşüm ve yenilenmeler ile güvenli binalara dönüştürülmelidir.

Zeminin mühendislik özelliklerini belirleyecek zemin ve jeoteknik etüt ve uygulamaları bazı ilçelerde yetersiz kalmakta ve yeterince denetlenmemektedir. Yakın gelecekte beklenen bir depreme karşı önlemler yeterince alınmadığından yine can kayıpları ve bina yıkımları ve hasarların olacağı bir gerçektir.

Bu olumsuzlukların giderilmesi; deprem ve diğer afetlere karşı güvenli yerleşim alanlarının oluşturulması ve nitelikli yapılaşmanın sağlanması, mühendis ve mimar odalarının öncülüğünde yapılan kamusal denetimlerin yeniden yasal düzemelerde yer almasıyla gerçekleşecektir.

DEPREMİ UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM!
YAPILMAYANLARI VE YAPMAYANLARI SORGULAYALIM!
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu


(*) (HABITAT, sürdürülebilir insan yerleşimleri oluşturulması ve herkes için yeterli konut sağlanması yönünde oluşturulmuş bir Birleşmiş Milletler Programıdır. 20 yılda bir konferans düzenleyerek tüm dünyada sürdürülebilir kentsel gelişmeye yönelik gündemi belirler. Türkiye 1996 yılında Habitat II Konferansına ev sahipliği yaparak, “Yaşanabilir Kentler” kavramı konularında önemli bir katkı sağlamıştır.)

Okunma Sayısı: 3190
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası