TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
TMMOB ESKİŞEHİR JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI ŞUBESİ 2. BAŞKANIMIZ PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZKAYMAK’IN GAZETE3’NE RÖPORTAJ VERDİ
‘’ Prof. Dr. Çağlar ÖZKAYMAK’ın Gazetesine röportajı’’

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi 2. Başkanımız ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak Gazete3’e röportaj verdi. Afyonkarahisar’ın Türkiye’deki iller içerisinde en fazla diri faya sahip illerden bir tanesi olduğunu dile getiren Afyon Kocatepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, “Deprem hemen beklediğimiz yani yarın olacak anlamında değil ama 6.8 büyüklüğüne kadar potansiyel var” dedi.

Son günlerde Ege Bölgesi’nde yaşanan depremler herkesi korkuttu. Geçtiğimiz günlerde Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşanan 5.8 büyüklüğündeki deprem ve Kütahya’nın sürekli 4 büyüklüğünde depremler yaşaması akıllarda yeni bir soruyu daha doğurdu? Beklenen büyük deprem Ege Bölgesi’nde mi olacak? Konuyla ilgili olarak Afyon Kocatepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağlar Özkaymak’a mikrofonlarımızı uzattık.

“BİZİM İÇİN NORMAL, OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ DURUYOR”

Gazete 3’e konuşan Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, bölgede önemli fayların olduğunu ifade etti: “Şimdi biz Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak bütün Batı Anadolu’yu olduğu gibi Simav bölgesindeki fayları da özellikle GPS, CNSS çalışmalarıyla anlık olarak takip ediyoruz. Bu bölgedeki fayların gerinim miktarları, kayma hızları, enerji transferlerinin olduğu yerleri yıllardan beri izliyoruz. Ki Simav bölgesi, ülkemizin sismik bakımından, depremsellik bakımından en aktif alanlarından bir tanesi. Akşehir-Simav fay sistemi içerisinde yer alıyor ve uzun yıllardan beri sürekli deprem üretiyor. Zaten son 20 yıla özellikle baktığımızda 4’ün üzerinde 60’tan fazla depremin olduğunu görüyoruz. Yani bu bizim için bilimsel anlamda normal bir durum, çünkü bölgede önemli faylar var. O fayların olduğunu biliyoruz. Simav fay zonu gibi, Simav fay zonunun Çay-Simav segmenti, Abide segmenti, Şaphane segmenti, Çukurören fayı, Naşa fay zonu gibi o bölgelerde faylar var. Ve bunlar ‘diri fay’ olarak tanımlanmış faylar. Dolayısıyla deprem üretme potansiyeli olan faylar. Bölgede bu tip depremlerin olması bu bakımdan bizim için normal, olması gerektiği gibi duruyor.”

“BÖLGEDE GERÇEKTEN BÜYÜK DEPREM ÜRETEBİLECEK FAYLAR VAR”

Batı Anadolu’nun gerçekten sismik bakımdan yoğun bir bölge olduğuna dikkat çeken Çağlar Özkaymak, “Biz Afyon Kocatepe Üniversitesi olarak İzmir’in faylarını, Manisa bölgesindeki fayları, Balıkesir bölgesindeki fayları da çalışıyoruz. Datça bölgesinde de çalıştık. 9 Eylül Üniversitesi ile ortak çalışmalarda şunu görüyoruz ki bölgede gerçekten büyük deprem üretebilecek faylar var. 7 büyüklüğüne kadar üretebilecek faylar var. Ama bu şu anlama gelmesin: hani biz bu potansiyeli söylüyoruz, şu büyüklüğe kadar deprem üretebilir dediğimiz zaman şöyle yanlış anlaşılma olabiliyor: ‘Yani 7 büyüklüğünde deprem bekleniyor’ şeklinde algılanabiliyor. Böyle değil. Bu, biz fayın potansiyelini ortaya koyuyoruz. Yani bu fayın maksimum üretebileceği depremi ortaya koymaya çalışıyoruz büyüklük bakımından. Dolayısıyla burada zamandan bağımsız konuşuyoruz. Yani bu büyüklükler 100 yıl sonra, 200 yıl, 1000 yıl sonra da olabilir. Bunların zamanını belirlemek için fayın geçmişini analiz etmemiz gerekiyor. Çok daha detaylı çalışmalar yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu

“GELECEĞE YÖNELİK TAHMİNLER YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ”

İstanbul’un güneyindeki Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu segmentleri üzerinde deprem beklendiğini kaydeden Özkaymak, “Benzer şekilde Karlıova’da bekliyoruz. Batı Anadolu’ya geldiğimizde, Balıkesir fayı bir sismik boşluk olduğunu yine yaptığımız paleosismik çalışmadan ortaya çıkardık. Balıkesir’de bekleniyor büyük depremler. Benzer şekilde İzmir’in faylarını analiz ediyoruz. Ön sonuçlarımız, ön bulgularımız geliyor. Yani Menemen fay zonu olsun, İzmir fayı, Kemalpaşa fayı, Dağkızılca fayı gibi, Mordoğan fayı gibi faylar var. Ve bu fayların diri olduğunu ve son 100 yıla baktığımızda henüz deprem üretmediğini, İzmir depremlerini henüz İzmir’in fayları üretmediğini görüyoruz. Yani İzmir’de sadece Orhanlı fay zonu dediğimiz, Tuzla fayı dediğimiz bir fay var. 1992 yılında bir deprem üretmiş, 6.2 civarında. Bir de Seferihisar bölgesindeki 2005 depremlerini biliyoruz. Ama onun dışında henüz İzmir fayı kırılmadan, Tuzla fayının Gaziemir’e girdiği alanlar, Kemalpaşa fayı gibi çok önemli faylar var. O bölgede de yapılan çalışmaların sonuçları geldikçe değerlendirmeye çalışacağız. Yani geleceğe yönelik tahminler yapmaya çalışacağız diyeyim fayın geçmişini öğrendikçe” ifadelerini kullandı.

“BÖLGEMİZDE 6.8 BÜYÜKLÜĞÜNE KADAR POTANSİYEL VAR”

Yaşanan depremler sonrası Afyonkarahisar’ın etkilenme durumunu da değerlendiren Özkaymak, ilin diri fay hattına sahip olduğunun altını çizerek, en fazla 6.8 büyüklüğüne kadar bir depremin Afyonkarahisar’da yaşanabileceğini ifade etti. “Afyonkarahisar, her zaman söylediğimiz gibi, Türkiye’deki iller içerisinde en fazla diri faya sahip illerden bir tanesi” diyen Özkaymak, şunları söyledi: “Bölgemizde Dinar depremiyle beraber, 1995 depremiyle beraber, Çay-Sultandağı depremleri, 2000-2002 depremlerini yaşamış bir şehirden bahsediyoruz. Ki bölgemizde de deprem tehlikesi var. Potansiyelini yine söyleyebiliyoruz. Deprem hemen beklediğimiz yani yarın olacak anlamında değil ama 6.8 büyüklüğüne kadar potansiyel var. İlimizde bu konudaki çalışmalarımız da devam ediyor. Ama şunu da söylemek istiyorum: Asıl bizim odaklanmamız gereken, Afyonkarahisar olarak konumuz ‘Deprem olacak mı, olmayacak mı?’dan ziyade; ‘Biz deprem olduğu zaman afete dirençli bir kent oluşturabiliyor muyuz, oluşturamıyor muyuz?’ Bunu aslında konuşmamız gerekiyor. Çünkü bilimsel çalışmalar, depremin her zaman olma tehlikesinin olduğunu; yani diri fayın tanımında zaten ‘Her an deprem yaratma potansiyeli olan fay’ şeklinde tanımlandığını söylüyor.”

“SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNE SAĞLAM BİNA YAPMALIYIZ”

Özkaymak, sağlam zemin üzerine sağlam bina yapılmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti: “Dolayısıyla biz ‘Olacak mı, olmayacak mı?’ diye tedirgin beklemektense, sağlam zemin üzerine sağlam bina yapma mantığını oluşturmamız gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman, depremin büyüklüğü ne olursa olsun… Yani 7.8, ki Afyon’da öyle bir deprem olmaz. Zaten 8 büyüklüğünde bir deprem bile olsa, o bina yıkılmıyor. Peki sağlam zemin derken neyi söylemeye çalışıyoruz? Faylardan uzak kaya zemin ya da zemin iyileştirme yöntemleriyle iyileştirilmiş zemin. Sağlam bina derken de, güncel deprem yönetmeliklerine göre yapılmış, mühendislik hizmeti almış, zemine uygun inşa edilmiş binalardan bahsediyoruz. Biz bu iki kriteri sağladığımız müddetçe çok fazla sorgulamayacağız. Eğer afete dirençli bir kent olursak, ki bunları yaptığımız zaman olacağız. Halkımız çok daha rahat edecek diye düşünüyorum dedi.

Okunma Sayısı: 9
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası