TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
EGE DENİZİNDE MEYDANA GELEN DEPREMLER BÖLGE İNSANINI TEDİRGİN ETMEYE DEVAM EDİYOR


Başbakanlık AFAD Başkanlığı Deprem Araştırma Daire Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 12 Haziran 2017 tarihinde  saat 15.28 de, Karaburun açıklarında (Karaburun`un yaklaşık 25 km kuzeyinde) büyüklüğü Mw.6.2 olan bir deprem meydana gelmiştir. Depremin derinliği yaklaşık 10 km. olup koordinatları 38.85 K, 26.25D dır. Depremden hemen sonra büyüklükleri 4.0, 4.5, 4.9 ve 4.9 olan 4 adet orta büyüklükte artçı depremler meydana gelmiştir. Artçı şoklar devam etmektedir. Ulusal ve uluslararası sismoloji istasyonlarının odak mekanizma çözümlerine göre, deprem KD-GB uzanımlı normal faylanma mekanizmasıyla ilişkili olduğu, deniz bölgeleri haritalanmadığı için ülkemiz diri fay haritası içinde yeralmadığı ve sığ nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Depremin özellikle gevşek alüviyal zeminlere sahip kıyı alanlarında 6-7 şiddetinde hissedildiği sahadan gelen ilk bilgilerden anlaşılmaktadır.
Bölgede yaşayan vatandaşlarımız arasında yoğun paniğe neden olan İzmir, Manisa, Balıkesir başta olmak üzere bütün kıyı Ege‘de hissedilen depremde, vatandaşlarımız varsa hasar gören yapılarından uzak durmaları ve binalarına girmeleri önem arz etmektedir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak bir kez daha uyarıyoruz.
Ege kıyı bölgesi ülkemizin önemli turizm alanı olması ile birlikte, jeolojik özelliklerinin getirdiği avantajlar nedeniyle (horst-graben yapısı) aynı zamanda  tarımsal üretim açısından da önemli bir bölgemizdir. Nufus yoğunluğu açısından ise Marmara bölgesinden sonra ikinci sırada yeralmaktadır.

  1. Sahip olduğu jeolojik özellikleri nedeniyle kıyı Ege yerleşimlerinin önemli bölümünün yeraltısu seviyesi yüksek, gevşek nitelikli kıyı alüviyal  düzlükleri üzerine oturduğu,
  2. Gevşek ve niteliksiz kıyı çökelleri üzerinde yer alan kentsel ve kırsal yerleşimlerin depremleri daha şiddetli hissettiği, bu özelliğin son depremin de 6-7 şiddetinde hissedilmesine neden olduğu, bu zemin birimlerinin ayrıca depremin ivmesinde büyütmeye neden olması nedeniyle  binalarda hasara neden olabileceği,
  3. İvmesi büyük depremlerde kıyı alanlarındaki zeminin sıvılaşarak hasarlara yol açabileceği

bilinmektedir.
Bütün bu jeolojik gerçekler; deprem hasarlarının en aza indirilmesi için, bina ve bina türü yapılar için zorunlu olan jeolojik-jeoteknik etütlerin yapılmasının ve bunların büğünkü gibi denetimsiz bir şekilde değil; mutlaka meslek örgütleri, belediyeler ve yapı denetim kuruluşları tarafından denetlenmesinin gerektiğini göstermektedir.
Bu kapsamda; yapı denetim kanununun değiştirilerek,  jeolojik-jeoteknik etüt ve raporlarının da jeoloji mühendisleri eliyle denetimini kapsayacak şekilde bir yapı denetim sisteminin kurulmasını ve bugün bir çok belediyede jeoloji mühendisinin bulunmadığı dikkate alınarak, İmar Kanunu‘nun mutlaka bu eksiklikleri tamamalayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini karar verici idarelerin dikkatine sunuyor, son zamanlarda meydana gelen depremlerin bizleri hazırlıklı olmamız hususunda uyardığını bir kez daha hatırlatıyoruz.
Saygılarımızla
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası 

Okunma Sayısı: 3202
Fotoğraf Galerisi
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası