TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
DÜNYA SU GÜNÜ İLE İLGİLİ ŞUBEMİZİN BASIN AÇIKLAMASI

22 MART DÜNYA SU GÜNÜ

Dünya Su Günü ile ilgili basın açıklaması yapıldı.

BASIN BİLDİRİSİ

DÜNYA SU GÜNÜ

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 22 Şubat 1993‘te aldığı kararla, dünyada suyun giderek önem kazanması ve suyun önemi ile ilgili bilincin geliştirilmesi ve önerilen uygulamaların sağlanması için bütün ülkelerin ulusal düzeyde konferans, seminer, sergi, yayın ve doküman dağıtımı gibi bir dizi etkinlik yapmasını teşvik etmek amacıyla her yılın 22 Mart Gününü, DÜNYA SU GÜNÜ olarak ilan etmiştir.

BM Genel Kurulunda alınan bu kararla;

  • İçme suyu ile ilgili problemleri vurgulamak,

  • Gelişen nüfusa bağlı olarak su yapılarının korunması ve yapımı ile ilgili toplumu uyarmak ve önlemleri arttırmak,

  • Dünya Su Günü‘nde devletler, uluslararası kuruluşlar ve sosyal kuruluşlarla dayanışmayı ve birlikteliği arttırmak,

  • Ülke ve dünya basını ile bağlantıları geliştirmek, gündemde kalmak ve gündem oluşturmak,

  • Çocukları ve gençleri hedef almak,

  • Belgeleri yayınlanmak,

  • Su kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili konferans, yuvarlak masa ve seminerler yapmak,

  • Paylaşım ve kişisel yardım programlarını ilerletmek,

  • Kamu ve özel sektör yardımlarını, destek ve katılımlarını arttırmak hedeflenmiştir.

Dünya Su Günü her yıl bir konu başlığı altında kutlanmaktadır. Bunlar:

1994 yılında : Su Kaynaklarımızı Önemsemek Herkesin İşi

1995 yılında : Kadın ve Su

1996 yılında : Susamış Şehirler için Su

1997 yılında : Dünyanın Suyu Acaba Yeterli mi ?

1998 yılında : Yeraltısuyu - Görünmez Kaynak

1999 yılında : Herkes Mansapta Yaşıyor

2000 yılında : 21. Yüzyıl için Su

2001 yılında : Su ve Sağlık

2002 yılında : Kalkınma için Su

2003 yılında : Gelecek için Su

2004 yılında : Su ve Afetler

2005 yılında : Hayat için Su

2006 yılında : Su ve Kültür

2007 yılında : Su Kıtlığı ile Mücadele

Bu yılda ise SANİTASYON (Sağlığı Koruma Önlemleri) adı altında kutlanacaktır.

Bir canlının yaşayıp gelişebilmesi için su, hava, toprak, besin maddeleri ve güneş enerjisine ihtiyacı vardır.

Su, bütün canlı varlıklarda yüksek oranlarda bulunan temel yapı taşıdır.

Su, dolaylı olarak da beslenme üzerinde etkilidir. Artan nüfusun ve azalan ziraat alanlarının yarattığı problemler, sulama sistemleriyle çözülmeye çalışılmaktadır.

Su, sanayi alanında da üretim için vazgeçilmez bir öğedir.

Ekolojik açıdan toprak oluşumu üzerinde önemli role sahiptir.

Suyun kaynakları hava, karalar, okyanuslar ve göllerdir. Havadaki su buhar halinde olup hidrolojik çevrim ile yeryüzü ve atmosfer arasında sürekli olarak hareket halindedir.

Karalardaki ve denizlerdeki suyun güneşin etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışması, buhar halindeki suyun yağmur damlacıkları haline dönüştükten sonra, yer çekiminin etkisi ile yeniden yeryüzüne dönmesiyle hidrolojik çevrim tamamlanır. Bu olay yılda bir çok kez tekrarlanır. Bir yağmur damlacığı 40-42 kez buharlaşıp yeniden yağış olarak yeryüzüne dönmekte ve böylece yaklaşık 400000 km3 su, karalar ile atmosfer arasında hareket etmektedir. Bu olaylar sonucunda yeryüzü yıllık ortalama 1000 mm yağış alır. Bunun yaklaşık 660 mm‘si karalara, geri kalanı ise okyanuslara düşer.

Yeryüzünde deniz ve okyanuslardaki su miktarı, 1340 milyon km3 (%96,5), karalardaki su miktarı ise 48 milyon km3‘ (%3,5) tür. Karalardaki suyun ise 24 milyon m3‘ü buzul, 23 milyon m3‘ü yeraltısuyu ve 1 milyon m3‘ü ise göller ve akarsulardır.

Nüfusun hızlı bir şekilde artışına paralel olarak içme-kullanma talebi, sanayi ve zirai faaliyetlerdeki gelişim suya olan ihtiyacın sürekli artmasına neden olmaktadır. Diğer doğal kaynaklarda olduğu gibi tatlı su potansiyelinin de sabit olması nedeniyle suya olan önem ortaya çıkmaktadır.

20. yüzyılda dünya nüfusu 19. yüzyıla oranla 3 kat artmasına rağmen, su kaynaklarının kullanımı 6 kat artmıştır.

Suya erişimin, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olarak kabul edildiği çağımızda;

  • 1 milyarı aşkın insanın temiz suya erişimi yok,

  • 2,6 milyar insan yeterli sağlık şartlarından yararlanamıyor,

  • Dünyada her gün 4 900, her yıl ise toplam 1,8 milyon çocuk kirli sulardan ve yetersiz sağlık şartlarından kaynaklanan hastalıklar yüzünden ölüyor,

  • 800 milyon insan gıda yetersizliği ile karşı karşıya bulunuyor,

Dünyada bugün, kişi başı su tüketimi yılda ortalama 800 m3 civarındadır. Bu rakam nüfusun artmasıyla gittikçe azalacak ve 2025 yılında 3 milyar kişi su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacaktır.

Su kıtlığı, 21. yüzyılda pek çok ülkenin karşı karşıya olduğu önemli problemlerden biridir. Kıtlık bugün ekonomik ve sosyal kullanılabilir su miktarı ile beraber değerlendirilmektedir. Su miktarının yanında kalitesi de büyük önem arz etmektedir.

Su kıtlığı, bir bölgede kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 1000 m3‘ün altına düştüğü durum olarak tanımlanır. Kişi başına 2000 m3 ise su problemi yaşandığının göstergesidir. Yılda kişi başına 10000 m3 su düşen ülkeler su zengini sayılmaktadır.

Su kıtlığının çözümü için;

  • Maksimun ürün verimi için sulama randımanı arttırılmalı,

  • Kanalizasyon ve drenaj sularının iyileştirilerek sulamada kullanılması çalışmalarına ağırlık verilmeli,

  • Ekonomik duruma getirilmesi durumunda deniz suyu tatlandırma çalışmaları hızlandırılmalı ve bu suların sulamada kullanılmaları sağlanmalı,

  • Sulama sistemleri geliştirilmeli, damla ve yağmurlama metotlarına öncelik verilmelidir.

            TÜRKİYE‘DE SU KAYNAKLARI

Türkiye‘de ortalama yağış miktarı 643 mm‘dir. Bu miktardaki yağış ortalama olarak yıllık 501 milyar m3 suya karşılık gelmektedir. Bu suyun 274 milyar m3‘ü toprak ve su yüzeyleri ile bitkilerden olan buharlaşmalar nedeniyle geri dönmekte, 69 milyar m3‘lük kısmı yeraltısuyunu beslemekte, 158 m3‘lük kısmı ise akışa geçerek akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzadaki göllere boşalmaktadır. Yeraltısuyunu besleyen 69 milyar m3‘lük suyun 28 milyar m3‘ü kaynaklar yoluyla yerüstü suyuna tekrar katılmaktadır. Ayrıca komşu ülkelerden Türkiye‘ye gelen 7 milyar m3 su gelmektedir. Bu durumda Türkiye‘nin brüt yerüstü su potansiyeli 193 milyar m3‘ü bulmaktadır.

Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına yılda 10000 m3 su potansiyeline sahip olması gerekmektedir. Türkiye‘nin sahip olduğu potansiyel kişi başına yılda 3690 m3‘tür. Bu miktar dünya ortalamasının (7600 m3) altındadır. Bu değerler Türkiye‘nin su kıtlığı çeken bir ülke olmadığını ancak su zengini de olmadığını ortaya koymaktadır.

Küresel ısınma ve nüfus artışı nedenleriyle önümüzdeki dönemlerde Türkiye‘nin su fakiri bir ülke konumuna düşme tehlikesi bulunmaktadır. 2030 yılında nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülmektedir. Bu durumda 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının yılda 1000 m3 civarında olacağı tahmin edilmektedir.

Bu yüzden su kaynaklarının çok iyi korunması ve akılcı kullanılması gerekmektedir.

DİYARBAKIR‘DA SU KAYNAKLARI

İlimizin ortalama yıllık yağışı 809 mm‘dir . Bu miktardaki yağış ortalama olarak yıllık 12 milyar m3 suya karşılık gelmektedir. İlimizin toplam su potansiyeli 7,255 milyar m3‘tür. Bunun 6,9 milyar m3‘ ü yerüstü suları toplamıdır (6,52 milyar m3‘ü Dicle havzası, 0,385 milyar m3‘ü Fırat havzası). 0,350 milyar m3 ü ise yeraltısuyu potansiyelidir. Geri kalan (4,75 m3) su da buharlaşma ile atmosfere karışmaktadır. İlimizin sahip olduğu su potansiyeli kişi başına yılda yaklaşık 8170 m3‘tür.

İlimizde de su kaynaklarımızın korunmasına ve akılcı kullanılmasına dikkat edilmeli, su israfının önlenmesi amacıyla halkımız aydınlatılmalı, salma sulama yerine damla ve yağmurlama sulama modellerine ağırlık verilmeli ve teşvik edilmelidir. Ayrıca baraj gölleri ve çevresi ağaçlandırılmalı, her türlü kirleticilerin akarsu yataklarına deşarjı önlenmeli ve arıtma tesisleri kurulmalıdır.

İlimizdeki yeraltısuyu kaynaklarının korunmasına da hassasiyet gösterilmeli, birbirlerini etkileyecek şekilde su sondaj kuyuları açılmamalı, aşırı çekimler kontrol edilerek suyun israfı önlenmelidir. Artezyen yapıp boşa akan kuyular kontrol altına alınmalıdır. Ayrıca yeraltısuyu kaynaklarını kirletici yapılara ve kirli suyun yeraltına arıtılmadan enjekte edilmesine izin verilmemelidir.

İlimizin içme suyu havzaları için de kirliliğe karşı gerekli koruyucu önlemler alınmalı, özellikle Gözeli içme suyu havzası kirliliğine karşı oluşturulan mutlak koruma alanı uygulaması gereğince alınması gereken tedbirler uygulanmalıdır.

Diyarbakır içme suyunun karşılandığı Dicle Baraj gölü çevresinde ise mutlak koruma alanı oluşturulmalı ve kirliliğe yol açan kaynaklar için önlemler alınmalı ve arıtma tesisleri kurulmalıdır.

Kamuoyuna ve basına saygıyla duyurulur.

22.03.2008

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

DİYARBAKIR ŞUBE BAŞKANLIĞI

 

 

 

 

 

Okunma Sayısı: 3063
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası