TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
`AĞIR METALLER` BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
“Ağır metaller”, son yıllarda toksit maddeler denildiğinde akla gelen ilk isimlerdendir. Ağır metaller hangileridir ve hangi ağır metal hangi tip toksit etkilere sahiptir? Bu sorunun cevabı araştırılacak bu haftaki yazımızda.

“Ağır metaller”, son yıllarda toksit maddeler denildiğinde akla gelen ilk isimlerdendir. Ağır metaller hangileridir ve hangi ağır metal hangi tip toksit etkilere sahiptir? Bu sorunun cevabı araştırılacak bu haftaki yazımızda.

Ağır metal, genellikle nispeten yüksek yoğunluğa, atom ağırlığına veya atom numarasına sahip metal olarak tanımlanır. Bilinen en eski metaller olan demir, bakır ve kalay ile değerli metaller olan gümüş, altın ve platin ağır metaldir. Ağır metaller, modern yaşamın hemen hemen her alanında mevcuttur. Demir, tüm rafine metallerin %90`ını oluşturduğu için en bol işlenmiş ağır metaldir.

Yoğunluk, dayanıklılık, elektriksel iletkenlik ve yansıtıcılık gibi özellikleri nedeniyle ağır metaller yaygın olarak endüstride kullanılırlar. Örneğin, arabalar, her tür ev aletleri, plastikler, güneş panelleri, cep telefonları ağır metallerin en fazla kullanıldığı endüstriyel ürünlerdir. Endüstriyel uygulamaların yanı sıra, ağır metallerin gıda sektöründe, farmakolojide, nükleer tıpta oldukça yaygın kullanım alanları mevcuttur.

Ağır metaller genellikle yüksek derecede toksik veya çevreye zarar verici elementlerdir. Bir kısmı nispeten zararsız olsa da belli oranların üzerinde vücuda alındıklarında hemen hemen tüm ağır metaller toksittir. Besin zinciri içerisinde vücudumuz belli miktarlarda demir, fosfor, çinko gibi ağır metalleri alarak hücresel faaliyetlerinde bu elementleri kullanırken, arsenik, kadmiyum, cıva ve kurşun gibi bazı ağır metaller çok az miktarlarda bile alınsa vücut için oldukça zehirlidir. Çok az miktarlarda dahi alınsa, arsenik kanserojendir, kadmiyum dejeneratif bir kemik hastalığına neden olur ve krom, cıva ile kurşun merkezi sinir sistemine zarar verir.

Kurşun, en yaygın ağır metal kirleticisidir. 1930`lardan 1970`lere kadar kurşun bileşikleri benzinde yaygın olarak kullanılmıştır. Yapılan araştırmalar bugün dahi karayolların yanındaki topraklarda yüksek kurşun konsantrasyonlarının var olduğunu göstermektedir. Endüstrileşmiş toplumların su kaynaklarındaki ortalama kurşun seviyesinin, iki yüz yıl öncesi seviyelerin iki ila üç katı olduğu tahmin edilmektedir.

Genellikle toksik çevre kirleticileri olarak potansiyel tehlikeli yapıları ile dikkat çeken diğer ağır metaller arasında yer alan manganez, kalay ve talyum bileşikleri merkezi sinir sistemi hasarına yol açar. Kobalt, nikel, antimon ve vanadyum bileşikleri kanserojendir. Bakır, çinko, selenyum ve gümüş bileşikleri balıklarda, bitkilerde, kuşlarda veya diğer suda yaşayan organizmalarda endokrin bozulma, doğuştan bozukluklar veya genel toksik etkilere ve germanyum, indiyum ve bizmut bileşikleri ise böbrek, karaciğer ve kalp rahatsızlığına neden olurlar.

İki yüz yıl önce insanlık ancak bir elin parmakları kadar elementi bilmekte idi. Tüm sosyal, kültürel ve ekonomik düzen bu elementler ve bunların bileşiklerine göre kurulmuştu. Bugün periyodik tablodaki yüz on sekiz elementin hemen hemen hepsi günlük yaşantımızda az veya çok kullanılmaya başlandı. Endüstriyel devrimin sonucu ortaya çıkan tüketim toplumunun bedeli, insanlığın daha toksik bir dünyada yaşamak zorunda kalması olmuştur. En yakın yerleşim alanından binlerce kilometre uzakta olan Antarktika’da bile artık ağır metal kirliliğinden bahsedilmektedir. Hızla kirlenen hava, su kaynakları, toprak bir süre sonra insanlığı tehdit eder boyuta maalesef gelecektir. Bir sonraki yazımız bu kaçınılmaz sonu geciktirmek için neler yapıldığı/yapılması gerektiği konusunda olacaktır(Prof.Dr.Cünyt Şen).

Güzel günler dileğiyle.

Okunma Sayısı: 3061
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası