TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
`KEHRİBAR(AMBER)` BAŞLIKLI KÖŞE YAZIMIZ ÇIKTI
“Kehribar” ya da “amber”  rengi ve doğal güzelliği ile takdir edilen fosilleşmiş ağaç reçinesidir. Antik çağlardan günümüze değer verilen kehribar, çeşitli dekoratif obje ve takı yapımında ve bir dönemler halk hekimliğinde de şifa verici olarak kullanılmıştır.

“Kehribar” ya da “amber”  rengi ve doğal güzelliği ile takdir edilen fosilleşmiş ağaç reçinesidir. Antik çağlardan günümüze değer verilen kehribar, çeşitli dekoratif obje ve takı yapımında ve bir dönemler halk hekimliğinde de şifa verici olarak kullanılmıştır. Ağaçların bozunmaya ve çürümeye dayanıklı reçinelerinin toprağa düşerek gömülmesi ile kehribar oluşumu başlar. Üzerine gelen tortularla gömülen reçine, yüzbinler hatta milyonlarca yıl üzerindeki tortuların baskısı ve sıcaklıkla fosilleşerek kehribarı oluşturur. Bazen, reçinenin ağaç üzerinde akarken içine aldığı böceklerde reçine içinde korunarak kehribar oluşumuna eşlik eder.

Amber (İngilizce) kelimesi, Arapça “anbar”, Farsça  “ambar” sözcüklerinin Latince ve Fransızcaya geçmiş hali olan “ambre”  kelimesinden türetilmiştir ve Türkçe bu sözcüğü İngilizceden aynı şekilde almıştır. Ancak, sperm balinasının tükürüğünden oluşan katı bir mumsu hoş kokulu bir maddeye de Türkçede amber denilmektedir. Oysa bu madde İngilizce “ambergris” (“ambre gris” veya "gri kehribar") olarak adlandırılmaktadır. Türkçede kullanılan “kehribar” sözcüğü, Farsça “kah-ruba” (kah "saman", rubay "çekmek, kapmak") sözcüğünün Arapçaya da kahraba  (daha sonra Arapça elektrik kelimesi haline geldi) olarak geçmiş halinden türetilmiştir.

Çoğu kehribar, Mohs ölçeğinde 2.0 ile 2.5 arasında bir sertliğe, 1.06 ile 1.10 arasında bir özgül ağırlığa (yani sudan 1.06 ila 1.1 defa daha ağır yani suda batar) ve 250-300 °C`lik bir erime noktasına sahiptir. Kehribar, suda çözünmeyen bir bitümlü madde ile ilişkili alkol, eter ve kloroformdan ve suda az miktarda çözünen birkaç çeşit reçineden oluşur. Farklı ortamlarda ve farklı jeolojik yaşlı kayaçlar içerisinde bulunan kehribarlar farklı fiziksel özellik (renk, saydamlık, sertlik, özgül ağırlık gibi) ve kimyasal bileşim gösterirler.  200 °C`nin üzerinde ısıtıldığında kehribar ayrışır, bir kehribar yağı vererek "amber zifti" olarak bilinen siyah bir kalıntı bırakır.  

Kehribarlar farklı renklerde bulunur. En yaygın olarak, sarı-turuncu-kahverenginin  tonlarında bulunan kehribarlar, beyazımsı bir renkten soluk limon sarısına kadar açık renkli tonlarda da görülebilir. Diğer yaygın olmayan renkler arasında kırmızı kehribar (bazen "kiraz kehribar" olarak da bilinir), yeşil kehribar ve hatta çok nadir görülen ve çok aranan mavi kehribar bulunur. Siyah renkli “Oltutaş’ları” da bir çeşit kehribardır (“Oltutaşı” ayrı bir başlık başka bir yazının konusu olacaktır).

Küresel olarak, kehribar,  çoğunlukla reçineli ağaçların yaygın olarak görülmeye başlandığı 145 milyon yıldan sonra oluşmuş kayaçlar içerisinde bulunur. Ancak dünyanın en yaşlı kehribara benzer bileşimindeki maddesi yaklaşık 320 milyon yıl öncesine ait kayaçlar içinde bulunmuştur.

Tarihsel olarak, Baltık Denizi’nin güney doğu kıyıları dünyanın önde gelen kehribar kaynağıdır. Buradaki kehribar yataklarının ilk işletilmesi 12. yüzyıla kadar uzanır.  Dünyadaki çıkarılabilir kehribarın yaklaşık %90`ı Kaliningrad ve çevresinde bulunmaktadır. Dominik Cumhuriyeti`nde çıkarılan Dominik kehribarı, soyu tükenmiş Hymenaea protera ağacının reçinesinden elde edilen kehribardır. Baltık kehribarına göre neredeyse her zaman şeffaftır ve daha fazla sayıda böcek fosili kalıntısına sahiptir. Ayrıca Dominik Cumhuriyeti dünyanın en nadir görülen mavi kehribarlarına da ev sahipliği yapar. 

Bu iki önemli kaynağın yanı sıra, dünyanın birçok yerinde kehribar madenciliği yapılmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardı: Bitterfeld kehribarı, Almanya. Bitterfeld kehribarı oluşum yaşı olarak Baltık kehribarına eşdeğerdir.  Birmanya kehribarı - burmit olarak da bilinir, esas olarak Hukawng Vadisi, Kachin Eyaleti, Myanmar (Burma) `da bulunur.  2010`ların sonlarından beri çok büyük miktarda çıkarılan ve en çok bulunan kehribar türlerinden biri haline gelen, böcek kapanımlarını içeren en yaygın kehribardır. Lübnan kehribarı - Lübnan, Levant ve Ürdün`de bulunur, önemli sayıda böcek kalıntısı içeren en eski kehribar olarak kabul edilir (Kaynak, Prof. Dr. Cüneyt Şen).

Güzel günler dileğiyle.

https://www.kuzeyekspres.com.tr/kehribar-amber-makale,21357.html

 

 

Okunma Sayısı: 3090
Fotoğraf Galerisi
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası