TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
DÜNYA SU GÜNÜ
Dünya Su Günü

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 22 Şubat 1993‘te aldığı kararla, dünyada suyun giderek önem kazanması, suyun önemi ile ilgili bilincin geliştirilmesi ve önerilen uygulamaların kontrolü amacıyla her yılın 22 Mart Gününü, DÜNYA SU GÜNÜ olarak ilan etmiştir.

22 Mart 1993 tarihinden bu yana ve her yıl farklı temalarla kutlanmakta olan Dünya Su Gününün, 2019 yılı teması “Kimseyi Geride Bırakmamak“tır.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’nin teknik ve ekonomik şartlar içinde tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli; yurt içindeki akarsulardan 95 milyar m3, komşu ülkelerden yurdumuza gelen akarsulardan 3 milyar m3 olmak üzere yılda ortalama toplam 98 milyar m3’tür. Ülkenin toplam su potansiyeli 14 milyar m3 olan yeraltısuyu potansiyeli ile birlikte 112 milyar m3’tür.

İlimizde ise ortalama yıllık yağışı 809 mm‘dir. Bu miktardaki yağış, ortalama olarak yıllık 12 milyar m3 suya karşılık gelmektedir. İlimizin toplam su potansiyeli 7,255 milyar m3‘tür. Bunun 6,9 milyar m3‘ ü yerüstü suları toplamıdır (6,52 milyar m3‘ü Dicle havzası, 0,385 milyar m3‘ü Fırat havzası). 0,350 milyar m3 ü ise yeraltısuyu potansiyelidir. Geri kalan (4,75 m3) su da buharlaşma ile atmosfere karışmaktadır. İlimizin sahip olduğu su potansiyeli 2019 yılında kişi başına yaklaşık 4.187 m3‘tür.

Türkiye’nin kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı yaklaşık 1 500 m3 civarı olup su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1.000 m3/yıl civarında olacağı ve Avrupa Çevre Ajansı‘nın hazırladığı raporda da 2030 yılında Türkiye‘nin pek çok bölgesinde orta ve yüksek seviyelerde su sıkıntısı yaşanacağına dikkat çekilmektedir. Bu durum, sanıldığının aksine, Türkiye`nin yakın gelecekte ciddi su sorunları ile karşılaşmaya aday bir ülke olduğunu göstermektedir. Bu nedenle;

İlimizde su kaynaklarımızın korunmasına ve akılcı kullanılmasına dikkat edilmeli, su israfının önlenmesi amacıyla halkımız aydınlatılmalı, salma sulama yerine damla ve yağmurlama sulama modellerine ağırlık verilmeli ve teşvik edilmelidir. Ayrıca baraj gölleri ve çevresi ağaçlandırılmalı, her türlü kirleticilerin akarsu yataklarına deşarjı önlenmeli ve arıtma tesisleri kurulmalıdır.

İlimizdeki yeraltısuyu kaynaklarının korunmasında da hassasiyet gösterilmeli, birbirlerini etkileyecek şekilde su sondaj kuyuları açılmamalı, aşırı çekimler kontrol edilerek suyun israfı önlenmelidir. Artezyen yapıp boşa akan kuyular kontrol altına alınmalıdır. Ayrıca yeraltısuyu kaynaklarının kirletilmesine izin verilmemelidir.

İlimizin içme suyu havzaları için de kirliliğe karşı gerekli koruyucu önlemler alınmalı, mutlak koruma alanı uygulaması gereğince tedbirler uygulanmalıdır. İçmesuyu havzalarının kirliliğe yol açan kaynaklar için önlemler alınmalı ve arıtma tesisleri kurulmalıdır.

Sonuç olarak;

  • Su, öncelikle yaşamamız için gerekli temel bir maddedir ve herkesin bu maddeye ulaşmaya hakkı olduğu gibi, suyun, korunması ve doğru kullanılması gerekmektedir.
  • Suyun, yalnızca insanlık için değil, canlı ve cansız tüm doğa için vazgeçilmez doğal ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
  • Su sadece bir insan hakkı değil, bütünüyle bir yaşam hakkıdır.
  • Suların da bir gün çeşitli nedenler ile tükenebileceği gerçeğinden hareketle insanlarda "Su Tasarrufu" bilinci oluşturulmalı, bu kültürü oluşturma ve geliştirme amacıyla içme, kullanma, sulama, endüstri vb. her alanda, toplumsal eğitime önem verilmelidir.

 

                                                                                   22 Mart 2019

                                                             JMO DİYARBAKIR ŞUBE YÖNETİM KURULU

Okunma Sayısı: 3129
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası