TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası
BOR VE ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ

 Tasarının madde madde incelenip eleştirilmesi yerine, metnin bütünsel olarak ele alınası daha uygun gibi görünüyor.

Böyle bakıldığında tasarı ile bir “Araştırma Enstitüsü” değil yeni bir “Genel Müdürlük” kuruluyor olduğu dikkati çekiyor.

Gerçekten de amaç nasıl tanımlanırsa tanımlansın kuruluş yasasında getirilen kurallarla, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından şekillendirilen bir bürokratik yapı, bürokrat ağırlıklı bir yönetim ve bilimsel araştırmanın gerektirdiği hiçbir hususta hazırlığı olmayan bir kurallar dizisi oluşturulmak istenmiş.

Her şeyden önce Enstitü’nün yönetimi bir Yönetim Kurulu ve Başkanlık’tan oluşturulmuş. Başkan’ı ve Yönetim Kurulu’nun 7 üyesini Başbakan atayacak. Üyeler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın göstereceği 3, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın göstereceği 1, TÜBİTAK’ın (kendisinin değil) bağlı olduğu Bakanlığın göstereceği 1, TOBB’nin göstereceği 1 ve üniversite öğretim üyelerinden (kimin göstereceği belirtilmemiş) 1 üyeden oluşacak.

ETKB’nın bağlı kuruluşlarını düşünülünce, daha çok doğal kaynakların aranması ve çıkarılmasına yönelik hizmetlerin örgütlenmeye dayanıldığı açık. Oysa, bor kaynaklarımızla değil bu kaynaklar çıkarıldıktan sonra uç ürünlerin üretilmeyişi ile ilgili sorunlar yaşadığımıza göre, Enstitü’den teknoloji geliştirme işlevini yüklenmesi beklendiğinde yönetimin maden çıkarma değil, sanayi ve teknoloji geliştirme ağırlıklı bir anlayışla bilimsel araştırmaları yönlendirmesini beklemek gerekli. Tasarlanan yapının bürokratik oluşu bir yana, bürokrasinin bileşiminin de bu beklentiye uygun olmadığı görülüyor.

Neden, çoğunluğu bürokratlardan, 2 ayda bir toplanıp, kendi maaşlarını kendileri belirleyip, bir kere göreve geldiğinde tam 5 yıl bu görevden alınamadan, Enstitü dışarıya ücretli iş yaptığında elde edilen gelirin nasıl paylaşılacağına bile kendileri karar vererek çalışacak bir Yönetim Kurulu? Üyelerinde neden seçilirken kamu kurumlarında ya da özel kesimde en az on yıl deneyimli olmak koşulu aranıyor da, üniversitelerden ya da dışından bu konuda bilimsel araştırma yapmış olma koşulu aranmayacak? 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre memur olabilecek vasıf aranıyor; ama neden bilimsel bilgi üretebilme birikim, beceri ve deneyimi aramayı tanımlayan hiçbir kayıt ve kural yok?

Neden YK’nun görevleri arasında (hükümet programı gibi) siyasal metinlerde belirlenecek hedef, ilke ve politikalar doğrultusunda bir çalışma sayılsın? Neden, kanunlarla gösterilecek diğer görevleri yapmak gibi bir görevi de var?

Aslında sorulması gereken, neden Yönetim Kurulu yerine bir Bilimsel Danışma Kurulu düşünülmemiş oluşu.

Neden, çok sayıda üniversiteden çok sayıda farklı disiplinden onlarca, belki de yüzün çok üzerinde bilim insanı bu alanda bunca yıldır hiçbir destek görmeden araştırmalar yapagelirken, bundan sonraki araştırma stratejilerini, araştırma programlarını ve projelerini belirlemek ve seçmek hakkına sahip olamasın?

Yönetim yapısı böyle olunca, neden Ankara’da kurulmak istendiği pek şaşırtıcı değil. Pekiyi neden bir üniversite yerleşkesinde? Nasıl olup ta bütün üniversitelere dağılmış bilim insanlarının gönüllü, coşkulu katkısı buraya yönlendirilebilecek?

13 uzman, 2 laborant, 2 tekniker, 1 savunma uzmanı(?), 2 sekreter, 2 büro görevlisi ve 2 şoför ile bir Araştırma Enstitüsü mü çalıştırılacak?

Bor uç ürünlerinin teknolojisinin bizden esirgendiği ve esirgeneceği bu kadar açık iken, hangi yoldan olursa olsun teknoloji transferi, gerektiğinde endüstri casusluğu bu cılız kadro ile mi gerçekleştirilecek?

2 sekreter ile mi “dökümantasyon, enformasyon sistemleri, bilgi bankaları, kütüphane ve arşiv gibi bilimsel destek hizmetleri sağla”nacak, “ulusal ve uluslar arası kuruluşlarla bu konuda işbirliği yap”ılacak?

Hayır. Bu tasarıya göre kurulacak bir yapı Araştırma Enstitüsü değil, küçük ve ayrıcalıklı bir Genel Müdürlük olacak.

Ayrılan kaynak, yılda şimdilik 2 milyon dolara yakın, gelecekte de en çok 3-3,5 milyon dolar kadar olacağı anlaşılan kaynakla gereken araştırmaları yapıp eksikliği yaşanan teknolojilerin geliştirilebileceği bir laboratuar sisteminin kurulamayacağı açık. Bununla ancak yeni ve ayrıcalıklı bir yemlik kurulabilir. Bu konularda aykırı görüşleri olanları susturmaya, uysalları ödüllendirmeye, kurulu düzeni sürdürmeye yönelik kullanılabilir, bu kaynaklar.

Ülkemizin bor ve özellikle de bor ürünleri pazarındaki yeri daha iyi değil daha kötü bir konuma itilecek. “Dostlar (RT), bizi alış verişte gör”ecek.

Türkiye’nin dünya önderi olduğu bu doğal kaynaktan bir yarar sağlaması (gerçekten!) isteniyorsa AŞAĞIDAKİ ÖNERİLERİN DİKKATE ALINMASI gerekmektedir.

ü Öncelikle bu kuruluş ETKB ve daha da önemlisi bu konudaki sorunların sorumlusu olan Eti Holding ve Etibor bürokrasisinin etki alanı dışında kurulmalıdır.Bilim kurulunda Eti holding olabildiğince etkili nicelik ve nitelikte temsil edilmeli, ancak kurumsal bir hiyerarşi ilişkisi olmamalıdır.

ü Doğrudan YÖK’e, TÜBİTAK’a ya da hiç değilse Başbakanlığa bağlı gerçek bir Enstitü kurulmalıdır.

ü Enstitü bilim insanlarınca yönetilir. Geniş bir Bilim Kurulu oluşturulmalı, Enstitü Genel Sekreteri bu kurul tarafından bir kereliğine, 2’şer yıllık dönemler için seçilmelidir.

ü Bilim kuruluna yurt içi ve dışında bor ürünleri geliştirme doğrultusunda araştırma ya da yayın yapmış, bilgi üretmiş olduğunu belgeleyen her TC yurttaşı üye olmalıdır. Son üç yılda bu etkinliklerini sürdürmemiş olanların üyeliği düşmelidir.

ü Enstitü’nün yönetsel görevleri Başbakanlık tarafından atanan ve Genel Sekreter tarafından yönetilen kadrolarca yüklenilmeli ve bunlar ayrıcalıklı değil, benzer görevleri yüklenmiş kamu çalışanları ile aynı statüde olmalıdır.

ü Enstitü’nün akçalı işleri Sayıştay’ca denetlenmelidir.

ü Enstitü’nün araştırma ve eğitim programları Bilim Kurulu’nca hazırlanmalıdır.

ü Enstitü, bor ve ürün pazarları, teknolojileri, endüstrisi, ekonomisi, ticareti, hukuku, vb her konuda bir bilgi ve istihbarat merkezi olmalıdır. Bu merkezde yurt içi ve dışı çalışmaları yürütebilecek yeterlilik, yetkinlik ve sayıda kaç kişi çalışması gerekiyorsa, bu sağlanmalıdır. Buna bir mevzuat engeli olmamalıdır. Bunun için kadro belemek zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır.

ü Enstitü, kendi araştırma ve teknoloji laboratuarlarını kurmalı ve destekleyeceği asıl araştırmalar burada yürütülmelidir. Enstitü’nün destekleyeceği araştırma projeleri, TÜBİTAK projeleri gibi ilgili üniversite bölümlerinin eksiklerinin tamamlanması için kötüye kullanılan yapay projeler olmamalıdır.

ü Proje önerisinde bulunanlar çalışmalarını geçici sürelerle konaklayacakları Enstitü’de yürütmelidir. Üniversiteler arası karma araştırma grupları özellikle özendirilmelidir.

ü Enstitü ne Ankara’da ve ne de İstanbul’da olmamalı; KB Anadolu’da bir il ya da ilçede kurulmalı ve çalışmalıdır ki, verimsiz bürokratlar ya da sözde bilim insanları için bir çekiciliği olmasın. Lojmanlı, laboratuarlı, sosyal tesisli bir araştırma üssü yaratılmalıdır. Bir Silicon Valley gelişmesine neden olmalıdır, bu Enstitü kendi çevresinde. Yardımcı teknolojilerin incelenme ve üretilmesi yöredeki küçük sanayi kuruluşlarına yaptırılmalıdır.

ü Enstitü’nün gelirleri içinde en büyük pay ülkemizden yurtdışına yapılacak bor tuzu ve rafine bor satış bedellerinin en az %15’I aktarılarak sağlanmalıdır.
Bu anlayış daha çok ayrıntılı tasarlanabilir.

Ama, TBMM’ne gönderilen taslaktaki kurum kurulursa bu ülkenin bundan hemen hiçbir şey kazanmayacağı görülmelidir.

Bundan ancak, bugünkü düzenin sürmesinde yararı olan RT ve diğer ulusötesi şierketler yarar görmeyi sürdürebilir.

Bu nedenle, TBMM’ne gönderilen tasarıdan vazgeçilmeli ve yaygın bir paylaşımla yeni bir tasarı hazırlanıp yasalaştırılmalıdır.


TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI

Okunma Sayısı: 3048
En Çok Okunanlar
TMMOB
Jeoloji Mühendisleri Odası